Bu Blogda Ara

31 Temmuz 2012 Salı

Bayan Doğru(m) ve Oğlum

Akşam saat sekiz cıvarlarıydı. Tüm gün oraya buraya koşuşturup, annesini çıldırtan oğlumda yorgunluk ve dahası uyku emareleri çoktan başlamıştı. Bu anlar en çok dikkat edilmesi gereken zamanlardır zira oğlumun en çok düştüğü, kendine en çok zarar verdiği zamanlar işte böylesi uykusunun geldiği halde hala yatmamış olduğu zamanlardır. Bir süre sonra artık kendi de dayanamadı ve “ben yatıyorum, hadi baba yatağa gidelim” dedi ve odasına doğru yürümeye...

24 Temmuz 2012 Salı

Dağ üzerindeki taşlarız ...

Sıkıntılı hem de çok sıkıntılı bir dönem geçirmekteyiz. Suriye’de yaşanan olayların bir görünen ve bir de görünmeyen bir kısmı var gibi. Hani sanki görünen kısım buz dağının görünen kısmıymış gibi inandırıcılıktan bir hayli uzak gözükmekte. Demokrasi tutkunu ülkelerin Irak ve Bosna’da unuttukları insaniyetlerini aniden hatırlayıp uğruna yaptıkları mücadele gibi. Görünmeyen kısım ise tabii ki bir enerji savaşı: Güney Akdeniz’de bulunan doğal gaz...

12 Temmuz 2012 Perşembe

Sayısal gerçeklerin mutluluk ve hüznü

2010 yılı Ekim ayı ortalarıydı. Uzun hem de çok uzun zamandır hayalini kurduğum kendi bloğumu hayata geçirmeye çalıştığım günlerdi. İlk önce ismini tespit etmiş, hemen arkasından da ilk yazımı yazmaya başlamıştım. İlk yazı belki de benim için en önem arz eden yazılardandı zira hem neden yazmaya başladığımı ve hem de bloğuma neden İçimdeki Dört Mevsim adını koyduğumu açıklıyordum. 25 Ekim 2010 tarihinde ilk yazımı yayımladım: Zaten hepimiz...

5 Temmuz 2012 Perşembe

Sıradanlıktan sıradışılığa

İşten eve dönmek güzeldir. Keyif eve dönüş yolunda daha başlar. Evet bazen trafik vardır, canınızı sıkabilecek, bazen de işte kalan aklınızı geri getirmek ama açılan bir müzik ile son bulur tüm sıkıntılar. En azından son bulması için dinlediğiniz müziği ya da haberleri bir vesile olarak görürsünüz. Eve dönüyorsunuz daha ne olsun. Beni bekleyen oğlumun ve eşimin varlıkları en güçlü sakinleştiriciden daha etkilidir benim için. Onlar tüm gün türlü...