Bu Blogda Ara

21 Kasım 2010 Pazar

Küçük miniminnacık ufacık küçücük balığın hikayesi...

Bir önceki yazımda da belirttiğim üzere üç kişilik koltukta kısa bir süre zaman geçirdikten sonra kalktım, hızla giyinip, oğlum ve bisikleti ile beraber dışarı çıktık. Biraz eğlendikten ve bolca güldükten sonra eşimde aramıza katıldı ve boğaza indik. Kuzenlerle kahvaltı programımız vardı. Biz genelde Emirgan Mehtap'ı tercih ederiz ama bu sefer kuzenin özel isteği üzerine Şütiş'e gittik. Bundan sonraki tercihim gerek servisi ve gerekse daha az kalabalık olması bakımından yine Mehtap olacak. Şütiş'in vale servisini de beğenmediğimi özellikle belirtmeliyim.

Ben oğlum konusunda evdeki zincirin yumuşak halkasıyım. Oğlumun her istediğini yapan kişi olduğumdan, benimle beraberken uykusunu bile az uyur. Bakıcı ablası ile 2-3 saat kadar uyuyan yakışıklım benim olduğum günlerde 1 saat bile uyumaz. Oğlum benim aksime daha şimdiden kararlı olduğunu fazlasıyla ispatlamış bir kişidir. Normalde bizle yemek de fazla yememekte. Ablası ile her yemeği sonuna kadar yerken bizimle beraberken köfte, pilav ve kaşarlı pide dışında yemek yediği görülmemiştir. Ama aç olduğunda bunu gayet güzel anlatır.

Zincirin yumuşak halkası olmak bir anda kendimi içinde bulduğum bir durum oldu. Bu durum aslında beni çok memnun etmemekte ama kendime engel de olamamaktayım. Eşim sen bu gidişle okul ödevlerini de yaparsın bile diyebilmekte son günlerde. Şımarttığım kesin ama yavaş yavaş bu rolümümden vazgeçeceğim çünkü istemeyerek de olsa ona zarar verdiğimin farkındayım. “Cehenneme giden yollar iyi niyet taşları ile döşenmiştir.” sözü boşa denmemiştir. Bunu nasıl yapacağımı bilemiyorum. Otorite demek bana göre tutarlı olmak daha doğrusu tutarlılığı asla kaybetmemek demek. Ben mesela sevgimi gösterme konusunda kesinlikle otoriterim, sürekli tutarlı bir şekilde onu sevdiğimi belli etmeye çalışıyorum. Buna karşılık yukarıda söylediklerim dışında yemek yedirmeyi ya da 2-3 saat uyumasını nasıl sağlarım şu an için bilemiyorum.

Az uyuduğu zaman akşama doğru oldukça huysuzlaşabiliyor ama elinden tutup onu yatırmamı veya öncesinde masal anlatmamı bile isteyebiliyor. Ben sanırım oğluma güvenmeyi sürdüreceğim ve istemediği şeyleri yapmamaya devam edeceğim. Bence kendi isteklerini yapması, onun aslında kazandığı küçük zaferleri ve özgüvenini sevgi ortamı olmak şartıyla bu zaferlerin oluşturacağına inanıyorum. Umarım doğru bir düşünce tarzıdır.

O akşamın sonunda da beni elimden tutup, ona masal anlatmamı istedi. Hatta hangi masalı istediğini bile anlatmaya çalıştı (ve ben tabi ki hemen anladım). Akıntıya kapılan ve hiç tanımadığı yerlere sürüklenen küçük miniminnacık ufacık küçücük balığın hikayesini anlattım; sırasıyla ellerinde pazar torbalarıyla İstavrit Teyzeden, su topu oynayan Lüfer Abilerden, emekli memur Palamut Amcadan ve büyük bahçesi ve büyük bir evi olan Orkinos Dededen yardım isteyen ve sonunda anne ve babasının onu bulup kucaklamasıyla sona eren en favori masalı.

O kadar masum, o kadar huzurlu, kadar mutlu ve bir o kadar tatlı uyuyordu ki doğru yolda olduğumu hissedebiliyordum, üzerini örtüm ve ilk bebeğimin, eşimin, yanına gittim.

0 yorum:

Yorum Gönder