Bu Blogda Ara

10 Kasım 2014 Pazartesi

Türkiye; Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e ... DANIEL DUMOU...

14 Ekim 2014 Salı

Küçük, miniminnacık bir dağ olabilme arzusu

Bugüne kadar sizler ve kendim için 200’e yakın yazı yazmışım. Fena sayılmaz hani. Eskiden olsa çok daha fazla yazabilecek konu bulabilir ve çok daha fazla yazı yazmış olabilirdim ama günümüzde size sebeplerini önceki bir çok yazımda açıkladığım üzere bir çok konuyu yazmamayı tercih ediyorum. Bu durumda da yazacak çok fazla konu bulamıyor ve eskisi kadar üretken olamıyorum. Sizi yazılarımdan mahrum bıraktığım için çok üzgünüm J Ama bazen işte hiç...

29 Eylül 2014 Pazartesi

Kırmızı

Gerçek şarapta, sağlık suda adlı yazım bakın nasıl başlıyordu: “8000 yıl! Günümüze kadar ulaşabilselerdi (bu kadar yıllandırılması tabii ki imkansız ama bir de olsaydı tadından içilmezdi herhalde), ilk şarapların yaşı bu olacakmış. İşte böylesine eski , böylesine kadim bir dostluğu var insan ile şarabın. Tarihi dile kolay 8000 yıl öncesine dayanan şarap, insanların sevinçlerine, hüzünlerine, sofralarına karışıp günümüze kadar gelmiş, kendisine apayrı...

16 Eylül 2014 Salı

Bol kırık çıkıklı bir kese 2

Nerede kalmıştık? Heh tamam şimdi hatırladım: Gösteriş uğruna tüm bir hayatımı etkileyen en büyük pişmanlığımı anlatıyordum. Sözü çok uzatmaya gerek yok aslında. Kıyıdan denize balıklama atlama aptallığını gösteren herkesin başına gelebilecek bir durumu yaşadım: Çakıldım. Gereksizdi, aptalcaydı, yapılmamalıydı ama oldu bir kere. Boynumun kırılmaması ve ölmemem yalnızca daha yaşayacak günlerimin olmasından sebepti. Ucuz hem de çok ucuz kurtulmuştum....

8 Eylül 2014 Pazartesi

Bol kırık çıkıklı bir kese 1

Yıl 1996. Yer İngiltere’nin en güney noktasında, İngiltere gibi olmayan belki tek yer, sıcak, sıcacık insanların oturduğu, şirin mi şirin bir deniz kenti olan Bournemouth’da yemyeşil bir park. Parkta bulunan biz 3 kafadar Türk ve bizlere karşı futbol maçı yapan Güney Kore eşrafından çekik gözlü çocuklar. O gün derler ya günümüzdeyiz; birbirinden güzel paslar, şutlar, şiir gibi oynuyoruz, adeta döktürüyoruz. Ülkemizden yaklaşık 4000 kilometre...

21 Ağustos 2014 Perşembe

İki ayrı gün, iki ayrı konser, tek bir usta

Ellerim gözlerime bugüne kadar hiç bu kadar büyük görünmemişlerdi. Hani sanki bütün vücudum elim özeline indirgenmişti. Oturduğum yerde gülücükler saçarak beni nasıl bilirsiniz sorusuna sanki tüm beni tanıyanlar eli büyüktü, hatta çok büyüktü diyecekler gibi hissedip duruyordum. Nereye koyacağımı bilemediğim ellerimi, sanki milletin dikkatini daha da çekmek istercesine sürekli hareket ettirip duruyordum. Önce birleştiriyor, sonra birbirlerinden...

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Tatil Köyü yerine huzurlu bir köy tatili ...

Yonca Lodge Bizim evde her sene aynı telaş, aynı endişe ve aynı koşuşturmalar olur her bir tatil öncesinde. Sene de bir kere gidildiğinden olsa gerek, iyi olmalıdır, ekonomik olmalıdır, kolay gidilebilmelidir, denizin dibi olmalıdır, çok sıcak ve çok soğuk olmamalıdır. Sırayla ve üşenmeden bir çok alternatif değerlendirilir ve genelde bu kıstaslara uygun birbirinin aynı, ya da hadi benzer diyelim, yerler tercih edilerekten aynı tatiller yapılır...

1 Temmuz 2014 Salı

Dünya Kupası

Bir süredir eskisi kadar sık ve güncel konulardan yazamadığım malumunuzdur. Nedenini bir önceki mesajımda uzun uzun açıklamaya çalışmıştım. Şartlar açıkçası hiç ama hiç değişmedi. Üstelik daha da ağırlaşarak devam ediyor. Seçimler, tercihler, ihtiraslar ve kişisel çıkar oyunları uzak değil hemen yanı başımızdaki sonbaharda ülkemizde yaşanmamış şeylerin yaşanmasına neden olabilecek gibi görünüyor. Kuzeyimizde ve güneyimizde yaşanan kirli oyunlar...

10 Haziran 2014 Salı

Yazmadım, yazamıyorum ve en kötüsü yazmak istemiyorum ... Ama bir sorun neden ...

Bir süredir yazı yazmıyorum. Yazamıyorum. İçimden gelmiyor. Gördüklerim, duyduklarım, okuduklarım, şahit olduklarım yalnızca insanın içini karartan cinsten. Hep gri. Böylesi bir ortamda yazamıyorum. Yazmak dahi istemiyorum. Oysaki yazacak, sizlerle paylaşacak konular da çıkmıyor değil aslında. Mesela oğlum daha altı yaşına bile girmeden, yemekhanede, bir çok kişinin içinde, ilk evlenme teklifini etme medeni cesaretini gösterdi. Bunu doyasıya yazmak isterdim...