Rusya’nın
dönüşü
Perestroyka, Rusça
bilmeyenler için Yeniden Yapılanma :-) 1980'li yıllarda
Margret Teacher’ın televizyona çıkıp, SSCB’ni yıktığı için Gorbaçov’a teşekkür
ettiğini hatırlıyorum. Sözde ekonomik ve siyasi bir reform hareketi idi. Belki
iyi niyetliydi ama 2 kutuplu dünyadan tek kutba inmesine ve birilerinin
kabadayı olmasına neden olmuştu. Mihail Gorbaçov tarafından desteklenmiş ve
teşvik edilmişti. Amaç ekonomiyi biraz serbestleştirmek, hantallıktan
kurtulmak, kar amaçlı üretim ve refahı arttırmak yoluyla, devletin bütünlüğünü
korumaya çalışmaktı ama sonuçta devletin parçalanmasıyla bir son
bulmuştu.
Glasnost ise bir
anlamda fikir ve ifade özgürlüğü idi. Ekonomik politikaların bütününe verilen
addı. Çernobil faciası sonrası toplum ile devletin barışmasıydı. Herkese söz
hakkı tanınmasıydı. Asıl amaç ise ortodoks komünist partisi üyelerinden
kurtulabilmekti.Kurtuldular hem de ne kurtulma. Ortada toz bile
kalmadı.
Önce Perestroyka
başarısız oldu, hemen ardından Glasnost patladı ve bir blok, bir kutup hemen
ardından yok oldu.
1990’larda SSCB’nin
çöküşü, çarların bir araya getirdiği ve komünistlerin bir arada tuttuğu geniş
imparatorluğu parçalayarak, 1989’da sahip olduğu bölgenin bir bölümünü
Moskova’nın kontrolüne bıraktı. İmparatorluğun çekirdek bölgesi Moskova Knezliği
bölgesi (ve Sibirya) Rusya’nın elinde kalan tek yerdi. Çekirdeği kaldığı sürece,
oyun bitmiş sayılmazdı. Ve doğal olarak bitmedi de ...
Rusya ayrılan
bölgeler ve ekonomi yıkımı yaşarken, Birleşik Devletler kalan tek küresel güç
olarak ortaya çıktı. Gezegeni üstünkörü, neredeyse üşengeç bir şekilde
yönetebiliyordu. Ama Sovyetler’in yıkılışı ABD’ye eski rakiplerinin kalbine
kazık çakıp yerde kalmasını sağlayacak darbeyi indirmesi için sadece kısıtlı bir
zaman vermişti. Bu arogan üslup nedeniyle hani bir şey gizlemeden fikrini
söylediği için takdir mi etmeliyim, yoksa sahip olduğu içindeki bu kötülük için
üzülmeli miyim bilemedim ama bu cümlenin beni rahatsız ettiği gerçeğini de
belirtmeliyim. ABD, Rus sistemine baskı uygulayabilirdi. Bunu yapmak için
ayrılıkçıları destekleyebilir veya ekonomik baskı yapabilirdi.
O zamanlar, Rusya’nın
bu keşmekeşten nesiller boyunca çıkamayacağı düşünüldüğü için bu çabanın lüzumu
yokmuş gibi görünüyordu. Rus gücünden kalanları yok etmek bile gerekli görülmedi
çünkü ABD arzu ettiği bölgesel güç dengesini, NATO’yu ve ittifak sistemini
doğuya doğru genişleterek elde edebilirdi.
NATO’nun kapısına
kadar gelmesiyle, Ruslar doğal olarak tedirgin oldular.25 Nisan 2005’teki ulusa
seslenişinde, Putin Sovyetler Birliği’nin düşüşünün “yüzyılın en harika
jeopolitik felaketi” olduğunu söyledi.
Bu, düşüşün bazı
sonuçlarını geri çevirmek niyetinde olduğunu resmi bir şekilde açıklayışıydı.
Rusya artık küresel bir güç olmasa bile, bölgede –Birleşik Devletler’in
yokluğunda- fazlasıyla güçlüydü. Irak ve Afganistan’daki savaşları düşünürsek
ABD artık yoktu.
Bunun ışığında Putin
silahlı kuvvetlerinin imkanlarını geliştirmek için kollarını sıvadı. Ayrıca
ticaret mallarının ihracatından sağlanan gelirleri artırarak rejimini daha da
güçlendirmek için de harekete geçti.
ABD çok yavaş hareket
ederek Irak’ta stratejik dengesini kaybederken Rusların dengelerini bulmalarına
izin verdi. Gücünü Rusya çevresine odaklandırıp kuşatma sistemini yerleştirmesi
gerektiği anda ABD’nin orduları başka yerdeydi ve Avrupa’daki ittifakları
anlamlı olmayacak kadar zayıftı. Böyle yanlış adımları ve kaçan fırsatları
önlemek için Amerikan başkanı gelecek on yılda yeni ve tutarlı bir strateji
yaratmak zorunda olacak.
Uzun vadede, Rusya
zayıf bir ülke. Ben buna katılmıyorum. Farklı iş birlikleriyle çok çabuk
güçlenebilir diye düşünüyorum. Putin’in enerji üretimine ve ihracata
odaklanması muhteşem bir kısa vadeli araç ama sadece büyük bir ekonomik
genişleme için temel oluşturuyorsa işe yarar. Bu daha geniş amaca ulaşmak içinse
Rusya’nın altta yatan yapısal zayıflığına çözüm bulması gerekir. Ama bu
zayıflıklar coğrafi sorunlara kök salmış ve kolayca üstesinden gelinemeyecek
durumdalar. Rus nüfusunun azalıyor oluşunu da bir kenara bırakalım, şu anki
nüfus dağılımı modern ekonomiyi veya etkili yiyecek dağıtımını
imkansızlaştırmasa bile çok zor kılıyor.
Rusya hep ekonomisini
aşan bir askeri güç oluşturdu ama bunu sonsuza dek yapamaz. Rusya kısa vadede
Almanya’nın Rus enerjisine bağımlılığının ve ABD’nin Orta Doğu’da dikkatinin
dağılmasının getirdiği çifte avantajdan yararlanmaya odaklanmalı. Ekonomik
sınırlamalar karşısında ayakta durabilecek -bazısı yerel, bazısı yabancı- kalıcı
altyapılar kurmaya gayret etmeli.
Gelecek yıllarda
manevra yapma şansı olması için, Rusya’nın ABD’yi Avrupa’dan ayırması gerekir.
Aynı zamanda ABD’nin Irak, Afganistan ve mümkünse İran’da sıkışıp kalması için
elinden gelen her şeyi yapacak. Ruslara göre ABD –cihatçılar savaşı Vietnam
gibi: Rusya’yı ABD ordusuyla uğraşma derdinden kurtarıyor ve bu aynı zamanda
İran gibi ülkelere yaptırımlar uygulaması için ABD’nin Rus iş birliğine bağımlı
kalmasına neden oluyor. Ruslar ABD karşıtı gruplara ve İran, Suriye gibi
ülkelere silah göndermekle tehdit ederek Amerikalılarla sonsuza dek oynayabilir.
Bu, ABD’yi Rusları ikna etmeye çalışarak olduğu yere kilitler, oysa Rusların tek
istediği Amerikalıların kalıcı olarak savaşta sıkışmaları.
Gelecek on yılda
Birleşik Devletler’in Rus-Alman anlaşmasına vereceği karşılık yirminci
yüzyıldakiyle aynı olmalı. ABD bir Rus-Alman anlaşmasını önlemek ve Rusya’nın
etki alanının Avrupa üstünde yaratabileceği sonuçları sınırlamak için elinden
gelen her şeyi yapmalı çünkü askeri anlamda güçlü bir Rusya’nın varlığı
Avrupa’nın tutumunu değiştiriyor.
Rusya eski Sovyetler
Birliği ülkeleri üstündeki hakimiyetini yeniden yapılandırıp güçlendirirken
birçok ülkeyi yanına almayı başarabilir. Başlarda ilişki her ne kadar resmiyet
dışı olsa da zamanla daha sağlam bir yapıya dönüşecektir çünkü parçalar birbirine
başka türlü olamayacak kadar iyi oturuyor. Bu sadece bölgesel değil aynı zamanda
küresel güç dengesinde de temel bir değişim yaratır ve sonuçları son derece
belirsiz olacak şekilde ABD-Avrupa ilişkileri tarihini yeniden
şekillendirir.
Avrupalılar
Amerikalılarla ilişkilerini azaltabilir, Ruslarla yeni ve daha avantajlı bir
ilişki kurabilir ve yine de stratejik tamponlardan güvenlik politikası olarak
yararlanabilirler. Bu ABD için büyük bir risk oluşturur. Gerçekten de bu
birliktelik çok güçlü bir birliktelik olur ki bu bizi 3.Dünya savaşına kadar
götürür. Almanya’nın dünya savaşı çıkarma konusunda ki özelliğini de düşünecek
olursak ve bu gruba Çin’in, İran’nın, ve bu ilkelerin uydularının
katılımlarıyla, tam bir dünya gruplaşması sağlanmış olur. Türkiye ne mi yapar?
Bilemiyorum ama iki tarafta da yer alması mümkün. Dilerim böyle bir yakınlaşma
hiç olmaz.
Polonyalılar hem
Almanya hem de Rusya’yla sınırları olup Fransız Atlas kıyısından Rusya’da St.
Petersburg’a kadar uzanan Kuzey Avrupa ovalarına sahip oldukları için
bulundukları yerin stratejik önemi sebebiyle acı çektiler. Gerçekten de hep
ezildiler. Ama Viyana’yı onlar yüzünden alamadığımız düşünülecek olursa neyse
yine de bu fikirde olmamalıyım.
İki taraftan da
savunmasız olan Polonya’nın Almanlar ve Ruslar neye karar verirse ona uymaktan
başka çaresi pek olmayacak. Bu da ABD için bir felaket demektir. Polonya tarihi
olarak hem Almanya’nın hem de Rusya’nın tekerine sokulan çomak. Orada sıkıca
durmasını sağlamak Amerika’nın çıkarına olur.
ABD’nin acilen
Polonya’ya ihtiyacı var çünkü Almanya ve Rusya arasındaki ittifakı dengeleme
stratejisi için başka seçenek yok. Gerçekten de zor bir durum. İlk savaşta
göz göre göre yine birçok kayıplar verecekleri kesin gibi.
Obama yönetimi
işbaşına gelince liderleri Ruslarla ilişkileri “yeniden başlatmak” istediler.
Ruslar Soğuk Savaş saldırganlıklarına geri dönmeye niyetleri olmadığını ama
işlerin sadece balistik füze savunma sisteminin Polonya’dan çıkartılması
durumunda ileriye gidebileceğini belirttiler. Polonyalılar o sistemi
Amerikalıların onlara taahhüdü olarak görüyorlardı. Aslında bu füze sistemi
Polonya’yı hiçbir şeyden korumuyordu, aksine onu hedef haline getirmesi daha
olasıydı.
Rus sınırının kuzeye
kaymasıyla ortaya 3 tarihi devlet olan Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan
çıkarken Türkiye’nin sınırları sabit kaldı. ABD için, Rus kademesinin nerede
olduğu önemli değil, Kafkaslar’da bir yerlerde olduğu sürece fark etmiyor. Tek
felaket sonuç Rusya’nın Türkiye’yi işgal etmesi olurdu ama böyle bir şey
düşünülemez. Rus-Türk ittifakı daha gerçekçi bir tehlike.
Türkiye ve Rusya
tarihi rakipler. Karadeniz kıyılarında iki imparatorluk, ikisi de Balkanlar’da
ve Kafkaslar’da karşı karşıya gelmiş. Daha da önemlisi, Ruslar İstanbul
Boğazı’nı Akdeniz’e kapalı çıkış kapıları olarak görüyorlar.
Türkiye gelecek on
yılda -özellikle de Rus petrolüne bağımlı olursa- Ruslarla işbirliği
yapabilir ama Kafkaslar’daki sınırlarını güneye doğru değiştirmesi veya boğazı
herhangi bir şekilde terk etmesi kesinlikle imkansız. Türkiye sadece varlığıyla
bile Rusya’ya karşı ABD çıkarlarına hizmet ediyor. Ne büyük bir saadet! Üstü
sakal altı bıyık diye buna denir herhalde. Rusların Kafkaslar’ın neresinde
durduruldukları konusunda ABD’nin özel bir tercihi olmadığına göre, Gürcistan’a
büyük vaatlerde bulunması anlamsız. Gürcistan ABD için az getirisi olan bir yük.
Yani Gürcistan’daki ABD stratejisi ortadan kalkmalı. İşte bu belki birçoğuna
gerçekçilik gelecek olan arogan üslup beni çok rahatsız ediyor. Heyyy orası da
bir ülke. Orada da yaşayan, hayal kuran, seven, üzülen, gülen, dans eden, kitap
okuyan, düşünen, insanlar var. Eşya gibi anılmayı hiç
haketmiyorlar.
Ermenistan bir Rus
müttefiki. Gürcistan’ın güçlü bir ekonomik temeli yok ama Azerbaycan’ın ekonomik
kaynakları var ve Amerikan operasyonları için bir platform oluşturabilir.
Gelecek on yılda bir geri çekilme stratejisi ve bir de yeniden ittifak kurma
stratejisi olmalı. İkisi de yapılabilir. Ama şu andaki strateji
uygulanamaz.
Rusya ABD’nin küresel
konumunu tehdit etmiyor ama Avrupa ve özellikle Almanya’yla da işbirliği yapma
ihtimali on yılın en önemli tehdidini oluşturuyor. Daha tomurcukken kopartılması
gereken, uzun vadeli bir tehdit bu. Yine aynı rahatsız edici
ton.
Almanya dedik, gelin
Avrupa’ya daha yakından bakalım. Sahi böyle bir yakınlaşma, dünyamızı
kutuplaşmaya götürebilir mi? Avrupa Birliği kalacak mı? Bizim için bu klübe
girmek mi daha iyi olur girmemek mi? Önümüzdeki yazıda cevaplar bulmaya
çalışacağız.
Bekleriz efendim ...
0 yorum:
Yorum Gönder