Her şey aslında yıllarca evvel, kanımızın damarlarımızda
hızla yolculuk ettiği zamanlarda başladı. O dönemlerde çabuk sıkılırdık, her
yerden ve her şeyden çok çabuk sıkılırdık. Sıkılmadığımız tek şey lise
grubumuzla birlikte olmak ve beraber bir şeyler yapmaktı. Zamanda bizi
destekler gibi oldukça hızlı akardı o dönemlerde. Çoğu kere anlamsız ve boş
şeylerle ama her defasında muazzam eğlenceli zamanlar geçirirdik birlikte.
Bir gece mesela trene biner sebepsiz Gebze’ye kadar gidip, bir birahane de bira
içer dönerdik ki çoğumuz Avrupa yakasında otururduk, bir başka gece ise
Ortaköy’de teneke içerisinde yaktıkları şeylerle ısınmaya çalışan şehir
diyojenleri arasında hayatın anlamını arardık. O dönemlerde çok da korkusuzduk.
Bizim için yapılamayacak bir şey, gidilemeyecek bir yer olamazdı. Günün uyumak
dışında tüm zamanını hemen hemen beraber geçirirdik. Çoğu kere bir birlerimizin
evlerinde sabahlardık. Lise ve hemen sonrasındaki yıllar çok ama çok güzeldi.
Bol macera doluydu.

Bu işi yapanlar, organize edenler aslında çok akıllılar. Bu
ve aşağıdaki bölümlerde sıralayacağım konular resmen toplumu şekillendirme
araçları olarak kullanılmakta. Düşünsenize toplumda bu ve bunun gibi araçlara
inanmaya hazır 400 milyon kişi olsa ve bu kişiler yıllık 2000 dolar harcamaya
hazır olsalar, toplamda iyi para etmez mi? Hem iyi para eder ve hem de bu 400
milyon bu kadar paraları kendi özel ilgi alanları için harcanmayıp büyük
döngünün içerisine kullanılmış olurlar. Bakıyorlar aklı karışık bir çok kişi var
toplumda. Bir şeylere ihtiyaçları olan kişiler. Kimisine secret kitabını
veriyor, kimisine reikiyi, kimisine nefesi, kimisine melekleri, kimisine de
feng shui’yi. Babam gibi kaderci anlayışı seçenler oldukça rahatlar. Bir karar
vermişler kafaları karışmadan yaşayıp gidiyorlar. Kafası karışık olanlar için
ise seçimden bol şey yok. Ben hemen hemen hepsini yaptım yıllar içersinde.
Aslında bu da kendi içinde mantıklı zira bu işi yapan büyük abiler dönem dönem
yeni dozlar veriyorlar. Hepsini aynı anda ortaya çıkarmıyorlar ama hepsinin
ortak bir yanları var aslını isterseniz: Ortaya çıkardığı yenilenme ve iyileşme
gücü ile hepsi bilinen insanlık tarihinin en eski ve en önemli tedavi
yöntemleri. On sene öncesinde adı bilinmeyen teknik aslında oldukça kadimmiş.
Kimisinin tarihi 5000 yıllık kimisinin ki insanlık tarihi kadar eski ve bir o
kadar kadim. Kadim kelimesi ise en sevilen sıfat bu öğretiler için. Fiziksel
bedenle, duygu ve düşünce arasında yaşamsal bir bağlantı hemen kuruluveriyor.
Sonrasında ise kadim zamanlardan
günümüze gelen bu birçok spritüel ve mistik gelenek sayesinde bilinçsel
aydınlanmalar yaşamaya başlıyoruz. Sonrasında ise gelsin daha fazla fiziksel ve
mental enerji. Daha açık ve daha net bir bilince ne dersiniz? Ya size duygusal
ve fiziksel acıların yok olacağını söylesem? Daha sağlıklı ve enerjik bir
yaşama ne dersiniz? Gevşeme, huzur, mutluluk ve bol para olmazsa tabii ki
olmaz.
Bu toplum mühendisleri ayrıca işi garantiye de almış
durumdalar. Practice makes perfect.
Olması için çok ama çok çalışmalısın. Yine de olmazsa bil ki sen bilinç altı
olarak istemediğinden ya da inanmadığında. Öyle ya bu işte inanma olmazsa
olmaz. Ben önce reiki ile başladım. Sonra dilekler tutup gerçekleşmesi için
çeşitli ritüelleri uyguladım. Nefes kurslarına gittim, Meleklerle konuşmaya
çalıştım, günlük olumlamalar yapıp durdum, kuantum uyguladım. Yetmedi astrologlara
gittim. Yahu kardeşim bir faydasını göremedim. Hepsini mi salakça ve özensiz
yaptım? Öyle şeyler gördüm ki, öyle inananlar ve bu inananlardan dünyaları
götürenler anlatsam şaşarsınız. Yeminle söylüyorum ben yapanlar adına
utandığımdan yazamıyorum ki raflarda nice kitapları satılıyor. Hadi, ben fayda
görmedim, hayır faydasını gören birini de tanımadım. Eğitmenler hariç, onlar
iyi kazanıyorlar tabii ki. Rahatlama tabii ki oluyor günün sonunda kendinle baş
başa kalıyorsun ama rahatlama dışında tek bir faydasını gören var mı? Soyut
değil somut örnek verebilecek bir kişi var mı? Bunları yazıyorum çünkü ben her
şeye rağmen bu tür konulara son derece inanmaya hazır bir inanım ve nerede
yanlış yaptığımı merak ediyorum. Bu yazıyı da bu işlerle yıllarca uğraştıktan
sonra yazıyorum yoksa denedim ama olmadı,
para da vermiştim üstelik yazısı değil.
Tüm bunlar sanki yetmezmiş gibi son zamanlarda dünyanın
parasını da feng shui danışmalarına verdik. Onlara vermek yeterli tabii ki
olmadı bir o kadar hatta belki daha fazlasını da bizleri kötü enerjilerden
koruyacak çin malı şeylere verdik. Evimiz karnaval yeri gibi oldu. İşin ilginci
ilk baştaki planımız son zamanlarda sürekli başımıza gelen minik aksiliklerden
kurtulmak için kurşun döktürmekti. Ne var ki ilgili kişiyi bulamadığımız için ekmek yok pasta ye misali feng shui
yaptırtalım o halde dememiz oldu. Türlü türlü oyunların olduğu bir teknik.
Benim için en iyisi olan belli köşelere bakarak karar vermem söylendi mesela. Açık
klozet zinhar yasak, iyi enerjiyi çekermiş. Sen misin bunu öğrenen, çocuğun
peşinden klozeti kapatmak için koşar olduk. Evin belli köşelerini oradaki
pozitif enerjiyi aktive edebilmek adına sürekli aydınlatır olduk. Merak etmeyin
hemen tasarruflu ampuller aldık bu noktalar için. Beğenerek aldığımız güzelim
çiçeğimiz beğenilmedi mesela ve evimizden acımasızca gönderildi. Adaçayı
yakarak kötü enerjileri kovduk evimizden. Sirkeli sular ile sildik her bir yeri.
İş yerinde bile karşıma güney yönünü almamam gerektiğinden masamın yerini
değiştirdim. Bana iyi geleceği söylenen taş elimde siyah renkleri tercih eden
ben kendimi yeşil renk kazak arar buldum. Ve aslını isterseniz daha bunlar gibi
nice şeyler yapmaya başladık.
Eğer tüm yukarıda listelenen ve listelenmeyip bizim
tarafımızdan yapılmakta olan şeylerin zerre faydası olsun, söz veriyorum sizlerle
paylaşacağım. Ama eğer bu teknik de kayda değer güzellikler sağlamazsa, bu işin
sonu Hindistan’da bitecek gibi görünüyor. Gider artık fiziksel pislikler içinde ruhsal
olarak temizlenirim. Ganj nehrinde bir de arındırdım mı benden iyisi olmaz
artık. Olmadı oradan ver elini Nepal. Bir süre de orada kalıp ferrarimi satmak
için dönerim yeniden vatanıma. Tüm bunlar sonuç vermezse, muhtemelen ve tabii engellenmez ve çıkabilirsem, "Bu da mı gol değil be?" deyip, Taksim’de
yakarım kendimi J Unutmadan
bu feng de en az 5000 yıllık kadim bir uygulama imiş.
İnsan aslında neye inanmak istiyorsa ona inanıyor. Ben bu
tür konulara fazlasıyla meraklıyım ve kendimce bugüne kadar inanıyordum da.
Hala da inanmak çok istiyorum. Bununla beraber gel gör ki insanın yalnızca
kendi çabasıyla tek taraflı inanmak bazen yeterli gelmiyor. Bir karşılık olsun,
bir ışık görsün istiyor. Şimdiye kadar bunu başarabilmiş değilim. Başardığını
somut örneklerle gösterebilecekler de beri gelsin ve paylaşsın bizlerle.
Mühendis olan ve para kazanıp hem bana ve hem de aileme bakan tarafım bu
satırları yazarken, şimdiye kadar kadim tekniklerin birinden diğerine koşan ve
hep başarısız olan tarafım bir umut beklemekte gelecek olan mucizeyi. Hayır onu
kırmak da istemiyorum ama mucizenin aslında hayatın kendisi olduğunu ve aldığımız
her bir nefesin, gördüğümüz her bir güzelliğin ayrı birer mucize olduğunu artık
onun da anlaması gerektiğini ona söylemek istiyorum. Artık büyümeli, artık büyümeliyiz.
Diğer taraftan başımıza gelen tüm olumlu ve olumsuz şeylerin
sebebinin ve sorumlularının yine bizler olduğumuz gerçeğine gönülden
bağlılığımı sürdürmekteyim. Olanların tümü aslında bizlerin kendi seçimidir.
Irmakların bir hızları vardır ve doğasından daha hızlı akıtamazsınız. Yani her
şey kendine uygun zamanda gerçekleşir. Belki de bugüne kadar gerçekleşmemesi
bununla ilgilidir. Aslında bu kadar yazıya rağmen perde arkasında inanmak
istediğim tarafım başarısız olan büyümeyen tarafım.
Asl olan insanın kendisi yine de. Ne varsa biz de var,
içimizde var. Yeter ki içimizdeki güce, nüveye güvenelim ve iç güdülerimizin
bizlere gösterdiği yolu takip edebilelim. Yoksa geri kalan teknikler bence
yalnızca bize destek teknikler. İşi götüren yine bizleriz aslında. İş aslında
aynada kendimize gülümseyebilmekte. Barışık olmak yine kendimizle ve sevebilmek
içtenlikle ne hata yaparsak yapalım. Yeter ki kendimizi
bilelim ve
egolarımızı feth edebilelim. Unutulmamalıdır ki fethedilecek ilk ülke insanın
kendisidir.
Sevgi
ve saygılarımla,
5000 yıldır her derde deva adaçayı bile işe yaramadıysa sizin işiniz biraz zor ...
YanıtlaSilBoğaz ağrısına çok faydasını gördüm de kötü enerjiyi kovar mı kovmaz mı açısından faydasını göremedim açıkçası :)
YanıtlaSil