
Tabii
ki her daim Galatasaray’ın şampiyon olmasını isterim (yalnızca istatistiksel
açıdan) ama şu yaşanan mega-traji-komik olaylardan sonra ne Galatasaray’ın
şampiyon olması beni çok mutlu eder ne de kaybetmemesi çok üzer. Bu nedenle bu
yazının son hafta maçından önce ya da sonra yazılmış olması hiç mi hiç önemli
değil, en azından benim için. Bu düşük, değersiz ve şaibeli ligin şampiyonu
olmaktan ötürü sevinecekler varsa, şampiyonluklarını şimdiden kutlarım.
Bu
sene beni Galatasaray da çok üzdü. Gazetelerden takip etmişsinizdir (basınımız
bu tür haberleri hem de hiç atlamaz, işlerini kusursuz yaparlar) Galatasaray
Kulübü İkinci Başkanı Ali Dürüst, Spor Toto Süper Final Şampiyonluk Grubu'nda
Beşiktaş ile oynadıkları maçın ardından yaptığı açıklamada, “Bu oyun sezon başından beri kurulmuştu, biz
de bunun figüranları olarak iyi hizmet ettik. Olay son maça taşındı, artık son
maça çıkacağız” dedi. Ali Dürüst başkan hem de çok sert konuşmuş! Süper Final öncesi, “6 maçı da kazanır şampiyon oluruz” derken başrol oyuncusuydu şimdi
ise başarılı bir figüran.
Sevgili
Başkan, daha önceleri aklın neredeydi?
figüran olmaya niçin itiraz etmedin ve kabullendin? diye sormak isterim ama
nasılsa cevap alamam. Adama sormazlar mı kendi
sahanda 3 maçta 7 puan kaybetmenin senaryo ve rol dağılımıyla ne ilgisi var?
Evimizdeki Fener maçını bile (hani uzun uzadıya yazmıştım)1-1 bitirebilseydik 6
Mayıs akşamı üstelik evimizde şampiyonluk turu atacaktık.

Üstte
yazdıklarım tabii madalyonun bir yüzü. Ya diğer yüzü? Bir gazeteci sormuş: “Figüran gibi mi hissettiniz kendinizi?”
Dürüst gerçekten de dürüstçe yanıtlamış: “Yalnız
biz değil, bütün takımlar. Önceden organize olmuş bir olay bu. Buraya kadar
geldi. İşte sonuçta her şey planlanmıştı, planlandığı gibi oldu. Son maça
kaldı, hayırlı olsun.” Yalan mı sizce söyledikleri? Bu kadar mı safız (hoş
saf olmayanların ayakta kalması zor bu ülkede), bu kadar mı karanlığa alıştı
gözlerimiz?

CAS'taki onur ve namus davasını ülke menfaatlerini
göstererek çekmiş olanlara sormazlar mı neden dava açarken ülke menfaatlerini
düşünmedin diye.
Dahası da var. Malum cezalar açıklandı. Futbol Federasyonu
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun muhteşem tarihi !!! kararına göre
göre ceza alanlar ve nedenleri söyle sıralanmış:
“İBRAHİM AKIN’ın
01.05.2011 günü oynanan Fenerbahçe- Büyükşehir Belediyespor MÜSABAKA
SONUCUNU ETKİLEMEKTEN eski FDT’nin 58/1. maddesi uyarınca 3 YIL
MÜSABAKALARDAN MEN CEZASI ile cezalandırılmasına.”
“AHMET ÇELEBİ’nin 01.05.2011 günü oynanan Fenerbahçe- Büyükşehir Belediyespor müsabakasında, MÜSABAKA SONUCUNU ETKİLEMEKTEN dolayı eski FDT’nin 58/1. maddesi uyarınca 2 YIL HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına.”
Her şeyi kurcalayan muhteşem basınımızdan kaç gündür bekliyorum biri çıksa da seçilmiş Federasyon başkanına, hani şike ve teşvik sahaya intikal etmemişti diye delikanlıca sorsa diye ama benimkisi yalnızca romantik bir naiflik. Hadi onu da geçtim biri hiç olmazsa müsabaka sonucunu etkilemenin ne demek olduğunu sorsa. En zoruma giden Aziz Nesin’in oranını hepimiz için genişletiyor olmaları. Kendilerine göre şike olayını akıllıca ve bizleri akılsız hatta aptal yerine koyarak kapattılar. Peki ya UEFA? Ya Avrupa? İşte size bir kaç gazete ve ilgili başlıkları (Fatih Altaylı’nın köşesinden alınmıştır. Umarım izinsiz kullanmama kızmaz) . Ben okurken hem utandım ve hem de üzüldüm.
Corriere dello Sport:
"Türkler kanunları kendilerine göre
düzenlediler. UEFA'nın vereceği karar merak konusu."
Der Tagesspiegel:
"Türkler harika işler yapıyor. Türk
futbol tarihinin en büyük yolsuzluğu büyük incelikle çözüldü."
The Guardian: "Türk Federasyonu, şike skandalı
sonrası yakaladığı kulüpleri cezalandırmadan serbest bıraktı. Türk futbolu
üzerine karanlık bir örtü örtüldü."
Daily Mail: "İki futbolcu şike yapmış ama
Fenerbahçe hâlâ çok temiz."
SkySport: "TFF, Şampiyonlar Ligi'nden kovulan
takımı akladı."
Güzel ülkemde tüm üniversitelere ayrılan bütçe kadar bütçe
yalnızca diyanete ayrılabiliyor. İmam sayısı doktor ve öğretmenden daha fazla.
Kütüphane yerine açılan hep başka kurslar. Durup tekrar düşünüyorum da ben hala
Galatasaray-Fenerbahçe konuşuyorum. Kim olursa olsun şampiyon.
Hakemin çaldığı son düdükle dilerim ortaya çıkan duygular
yalnızca sevinç ve hüzün olur ama asla nefret ve öfke değil.
0 yorum:
Yorum Gönder