Seyahatlerim,
ailem ve ben 1
Şubat ayında resmen leyleği havada gördüm. Sanki başka aylar
yokmuş gibi bu kısacık ay için planlanan iki yurt dışı ve bir de yurt içi
seyahatim aylar öncesinden tüm tadımı kaçırıverdi. Oturup ne yapabilirim diye
kara kara düşünmeye başladım. Kolay değildir düzenin değişmesi. Evde dengeleri
oluşturmak ve düzeni sağlamak için bir çok kriter vardır ama en önemlisi benim
evde olmamdır. Ne zaman evden bir nedenle uzaklaşmam gerekiyor olsa ben kendimi oturup mevcut duruma çözüm ararken bulurum ve
inanın bana çözüm her zaman çok zor olur. Zordur hem de çok zordur benim ev
dışında uyanıyor olmam. Kafalarda oluşabilecek karışıklığın önüne geçebilmek
için bazı açıklamalarda bulunabilmek adına bazı nedenleri sizlerle paylaşmak
isterim. Birbirlerinden farklı nedenler olduklarından, evden neden ayrılmamam
gerektiğinin ayrı ayrı listelemek isterim:
Eşim bildiğiniz üzere konuşmayı çok sever.
Dahası konuşmadan duramaz. Ben olmazsam oğlumuza kesin saracak ve onun
konuşmaktan soğumasına neden olacak. Uyuması sonrasında ise konuşamayacağından
iyice daralacak, kendini kapana sıkışmış gibi hissedecek. Böylesi bir evden
ayrılışı, iş için ve zoraki bile olsa kolay kabul edemez, ederse de problem
çıkarabilir.
Evde hemen hemen tüm işi ben yaparım. Sakın
hataya düşüp naif ve romantik bir şekilde sanmayın ki ben olmazsam işler eşime
kalır. Tabii ki kalmaz. Tüm biriken işleri dönünce yine benim yapmam
gerekeceğinden dönüşüm muhteşemlikten hem çok uzak bir trajediye dönüşür. Ne
ben ne de eşim benim bu kadar çok yorulmamı ister.
Akşamları aynı saatte yatıyor olmamıza rağmen
geceleri oğlum çağırdığında kalkmak ve ilgilenmek, üstünü örtmek veya uykusu
kaçtığında ona eşlik etmek hep bana düşer. Geceyi oldukça delikli bir uykuyla
geçirmiş olmama rağmen sabahları gün ışımadan kalkan oğlumla ilgilenmek de yine
benim görevimdir. Olmadığım zamanlarda yaşadıklarımı deneyimlemek, bu konuda
hiç ama hiç deneyimi olmayan eşime oldukça zor gelecektir.
Yemeksiz, uykusuz yani bensiz kalan eşimin
migreni mutlak surette tetiklenir. İşte böylesine derin bir sevgi, böylesine
kalın bir gönül bağıdır bizim aramızdaki. Migren pis hem de çok pis bir ağrıdır
ve insanı bitirir. Gözünü açamaz, sesleri duyamaz olursun. Oğlumla tek başına
kalan eşimin bitme hakkı bile olmayacağından çözüm bulmak şarttır benim her bir
yolculuğumda.
Yoğun çabalarım, büyük entrikalarım ve ali cengiz oyunlarım
sayesinde önce neredeyse bir hafta sürecek Çin yolculuğundan kurtulmayı
başardım. Artık bana karada ölüm yoktu. Kazanılmış olan büyük bir zafer
olduğundan diğer iki seyahate pek ses çıkarmadım. Yapılması gereken tek şey
ise ev dışında geçireceğim toplamdaki 4 akşam için bir çözüm bulmaktı. İki ayrı
tarih için iki ayrı akşam. En temiz ve ideal çözüm eşimin ailesinin bize
gelmesiydi ki çok şükür geldiler de. Artık yolculuklarım başlayabilirdi. İlk
yolculuk acı vatan Almanya’ya oldu. Almanlarla yapılan toplantılardan ne
anlatabilirim ki? Gittim ve döndüm. Fena geçmedi ama anlatacağım çok fazla şey
de yok. Ben daha çok Antalya seyahatime odaklanmayı tercih edeceğim: Senelik
olarak düzenlenen yıl sonu (tarih itibariyle belki yıl başı demek daha mantıklı
olurdu) toplantısı.
Oğlumdan ve eşimden ayrılmak iki gün için bile olsa, ucunda
eğlenme, bol bol uyuma, güzel yemekler yeme, istediğin kadar televizyon
seyretme ve istediğin televizyon kanalını seyretme olsa da kolay olmuyor.
Aslında bu yeni dönemde insan bir önceki dönemlerin keyiflerini belki de
unutmuş olduğundan, en azından alışkanlığını yitirmiş olduğundan, karşısına
çıkan bu tür görünüşte keyifli aktivite ve yolculuklardan kesinlikle zevk
alamıyor. Hatta zevk bir yana sıkıntı bile duyar oluyor. İnanın ne zerre
hevesim vardı ne de isteğim. Tabii gelin de bu hissettiklerimi eşime anlatın
bakalım. Israrla o keyifli gibi görünen saatlerin geçmediğini anlatmaya
çalışıyorum, o da her seferin de biraz da biz gidip sıkılalım deyip duruyor.
Hele ki bir önceki akşam beni görenler sanki hani bir kaç yıllığına gidiyorum
diye sanır. Durup öpmeler, sarılmalar, sanırım abartmayı seviyorum. Bavulumu
erkenden hazırladım. Zaten hepi topu iki akşam kalacağımdan çok da fazla bir
şey almamıştım. Aslında önemli olan her şey ki takım elbise ve iki gömlek
zangoç’umdaydı. Buruşmasınlar diye ertesi gün yola çıkana kadar asılı kalsın
dedim ve güzelce gardırobuma astım.
İlk sorun sorunsuz ve bensiz bir şekilde çözüm bulmuştu.
Oysaki beni bekleyen daha nice başka sorunlar vardı ve bu sefer eşim yanımda da
değildi. Dikkat dağılmasının önüne geçmek adına bu heyecan dolu macerayı
şimdilik burada ve tadında kesiyorum. Yakında hem de çok yakında devamını
sizlerle paylaşacağım. O zamana kadar hayatın tüm güzelliklerini sizler için
diliyorum ...


0 yorum:
Yorum Gönder