Yüzleşme
Hayatı nasıl
görüyorsunuz?
Kaçınılması hatta uzak
durulması gereken tuzaklarla dolu tehlikeli bir alan mı yoksa her köşe başında sizleri zenginleştirecek bir
deneyim sunan sürprizlerle dolu bir alan mı?
Sahi siz gerçekten nasıl görüyorsunuz?
Aslında sizlerden tuzak dolu ya da sürprizlerle dolu net
cevabını beklemiyorum. Bazen bol miktarda tuzak içermekte bazen ise beklenmedik
mutluluklar hemen yanı başımızda belirebilmekte. Hayat bu, bazen siyah bazen ise beyaz. Ne 1
ne de 0. Fuzzy mantığı burada da geçerliliğini sürdürmekte; hayatımız hep
grinin bir tonunda seyretmekte. Yüksek Mühendislik Matematiği dersinde
Fuzzy Logic (Bulanık Mantık) diye bir konu öğrenmiştik. Düşünüyorum da söz
konusu o konu, hayatın tam da özetiydi aslında. Hayatın yalnızca bir ya da
yalnızca sıfırdan oluşmadığını öğretirdi. Söz konusu mantığa göre yalnızca
siyahlar ve beyazlar yoktu, grilerde hatta grilerin tonları da vardı.

Bu çıkarılsa da yazının bütününü bozmayacak iki paragraf
sonrasında net bir cevabınızın olmadığını biliyorum. Önemli olan hangi yöne
daha çok eğilim duymakta olduğunuz.
Gelin konuyu biraz daha irdeleyelim.
Başımıza gelen şeyleri sanki bize dayatıyorlarmış gibi ve
biz de istemeden buna maruz kalıyormuşuz gibi yaşadığınızı hissediyor musunuz?
“Çok şansızım,
istediğim gibi olmuyor”, “ben şunu
tercih ederdim” gibi ifadeler kullanıyor musunuz?
Bir olay istediğiniz gibi gitmediğinde ne kötü ya da yazık der
misiniz?
Bir çoğumuz eminim tüm bunları ama sesli ama içimizden ama
coşkulu ama kaygılı diyoruzdur. Eminim tüm bunları bir durumu serinkanlılıkla kabul eden birinin bilgeliği ile değil
de daha çok üzgün bir tonda hatta bir boyun eğme tavrı içerisinde ifade ediyoruzdur.
İşte bizim gibilerin farkına bile varmadan oynadıkları bu role Kurban rolü denmekte.

Başka önemli bir tespit ise tüm bu yaptıklarımızın birer tercih
olmaması. Bugün benden bekleneni
yapacağım demiyorsun. Bilinç dışı bir şekilde kendini bunu yapmaya mecbur
hissediyorsun. Yoksa seni sevmeyeceklerini artık seni istemeyeceklerini
sanıyorsun. Dolayısıyla farkına bile varmadan kendini fazlasıyla kısıtlama
dayatıyorsun. Yaşamın fazlasıyla kısıtlanmış oluyor. Ve sonunda kendini özgür
hissetmiyorsun. Ve işin traji komik tarafı bu nedenle başkalarına
öfkeleniyorsun.
Herkes başkaları için
çabalasa, herkesin yaşamı iyileşmiş olur düşüncesi ise tamam romantik ama
bir o kadar da naif bir kişisel aldatmaca. Aslında şunu itiraf etmek gerekiyor
sanırım; tüm bunların belki de nedeni farkında olmadan insanlardan korkuyor
olmamız. Kendimiz olmak için
dayatmalarda bulunamıyoruz, bundan kaçıyoruz. En azından tereddüt ediyoruz.
Arzularımızı, isteklerimizi çoğu kere ifade dahi edemiyoruz. Başkalarının
iradesine karşı gelmekte ve açıkça bir reddi söze dökmekte güçlük çekiyoruz. Kısacası
kendi yaşamımız gerçekten yaşamıyoruz, başkalarının tepkilerinden korkarak
fazlasıyla onlara göre davranıyoruz.
Düşünsenize hayatlarımızdaki tüm olumsuzlukların sebebini
kimi zaman yıldızlara, kimi zaman yaşımıza, kimi zaman sosyo ekonomik
durumumuza, ama her seferinde de bizim dışımdaki nedenlere bağlar dururuz.
Uyanma zamanı geldi de geçiyor dostlar. Sevgili arkadaşlar artık uyanın,
kendinize gelin. Hayatlarınız sizlerin hayatları ve sizler kaderlerinizin
efendilerisiniz. Tüm başınıza gelenlerin tek nedeni ve sebebi sizlersiniz.
En son ne zaman içten
gelerek kahkaha attınız? Benim çok oldu. Ya sizin? Bir sonraki yazıma tam
bu noktadan başlayacağım. Sonrasında çözüm öncesinde bir kaç satır daha
karalayacağım. Aslında bir kaç kişisel not düşeceğim. Zor olanı yapacağım.

Yolculuk şimdilik çok eğlenceli geçmiyor, koyu gri yağmurlu
ve soğuk bir havada yürüme gibi ama inanın bundan sonrası çok daha güneşli ve
renkli olacak. Görüşmek üzere!
son altı aydır ufak adımlarla bu değişikliklere başladım kendimde...aynı yönde devam etmek çabasındayım...
YanıtlaSilÖnemli olan zaten başlayabilmek, gerisi illaki gelecektir ... Bir kere hayır dedik mi dünyanın üzerimize yıkılmadığını da görmüş oluruz . Gerisi zaten çok kolay olacaktır. Kendi hayatlarımızı yaşamak için uğraş vermeliyiz. Mutluluk ve iç barış için bu şart. Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilSevgi ve saygılarımla,