Yeni yılınız kutlu olsun!

Yazın sona ermesi ve okulların başlaması neden bilmem ben de
hep bir hüzün uyandırmıştır. Üstelik bugün İstanbul’da yağmur var ve 40 yaşına
girmeme artık yalnızca sayılı günler kaldı. Bugün ne yeni bir döneme ne de 40’lı
yaşlara hazır olmadığım bir günü yaşamaktayım. Yoldayken sürekli aklıma
geçmişte yaşadıklarım geliyor ve o günleri aslında ne kadar da çok özlediğimi
hissediyorum. Dudağımda çok da kolay akla gelebileceği üzerine MFÖ’nün Bu
sabah yağmur var İstanbul’da şarkısı... Gözlerim henüz dolu dolu değil
ama hani neredeyse o duruma bile az kalmış, içeriğini bilemediğim bir hüznü
yaşamak gibi benimkisi.
Bu sabah yağmur var İstanbul’da
Gözlerim dolu dolu oluyor bilinmezliğe
Anne sözü dinler gibi masum
Ağladım bu sabah
Günler dayanılmaz oldu
Senden uzak olunca
Martılar mahzun oldu onlar bile ağladılar
Şarkılarda düşünmek seni bana getirmez ki
Seni bana getirmez ki

Gözümü açıyorum ve yurt dışı yıllarım geliyor aklıma. Sonra
evleniyorum. Biricik oğlumuz aramıza, hayatımıza katılıyor. Her yer nasıl da
aydınlık, nasıl da parıltılı, nasıl da muhteşem. Daha dün gibiler ve o
dünlerden bu yana yıllar geçmiş. Yeni bir döneme girmeme az zaman kaldı ve ben
bugün eski dönemlerden hangisi bana daha yakın geliyor onu bile söyleyecek
durumda değilim zira hepsi sanki aynı yakınlıkta ya da uzaklıkta gibi.
Belki de hazır olmam da gerekmiyor diğer taraftan, suya
balıklama atlamak gibi, bir anda olmalı, bir anda tecrübe edilmeli, edilmek
zorunda kalınmalı; rejim için Pazartesi gününü ya da sigarayı bırakmak için
elimizdeki paketi bitirmeyi beklememek gibi. Ne Pazartesiyi bekledim ne de
paketin bitmesini ama hala canım kaymaklı ekmek kadayıfı çekiyor ve yine hala
her sabah evden çıktığımda bir sigara tüttürmeyi hem de deliler gibi. Aslında
doğruyu söylemek gerekirse yalnızca havanın yağmurlu olması ya da yaklaşan
yaşımdan bağımsız olarak da ben her zaman korkmuşumdur yeniliklerden. Heyecan
ve mutluluktan ziyade hüzün dolmuşumdur. Yeniyi kucaklamak, tanışmak, tanımak
varken ben eskiyi bırakamamış, ayrılamamışımdır çoğu kere. Hani yeni yıla
girerken yaşlı bir eski yıl ve gencecik bir yeni yıl tasviri olur ya sembolik
olarak, işte ben hep yaşlı eski yıl
için üzülenlerden olmuşumdur. Oysaki artık bir dönem kapanmış ve yerine bir
yenisi açılmıştır, Tanrı'nın biz
kullarına gönderdiği yeni bir şans gibi.

Eskiden vazgeçmek her zaman kolay değildir. Eski
alışılagelmiş olandır, rahatlıktır, alışkanlıktır. Yeni her zaman için güzel ve
hoş görünse de bazı zorlukları da beraberinde getirir, getirebilir. Daha
önceden de yazmıştım, yeni ayakkabının çekiciliği vurduğu ana kadar geçerlidir
ve hazırlıksız yakalanırsanız çoğu zaman arkadan vuruverir sizi. Yeni doğan bir
bebek büyük mutluluktur ama kimse bu sürecin ne anne ve baba için ne de bebek
için kolay olduğunu söyleyemez. Bu dönemde eski ile vedalaşmak için zaman bile
harcamayın, yenisini hayal edin, kurgulayın ve isteyin.
Yeni yıl hangi bakış açısından bakmış olursak olalım yeni
bir doğuş, yeni bir şans, yeni bir başlangıçtır ve yalnız ve yalnız bizim
içindir. Bize düşen bu bilinci içselleştirmemiz ve hazırlıklarımızı tam
yapmamızdır.
Yeni bir güneşin sizin için de doğmasını ve verilen şansın
sizin için en iyisi olacak şekilde kullanmanızı dilerim... Yeni yılınız kutlu
olsun!
Hüzün güzeldir! Hem sana nefis bir yazı yazdırmış baksana ;)
YanıtlaSilYeni yaşın, yeni "dönemin", yeni yılın kutlu olsun :)
Çok teşekkürler :) Ayrıca yazımı beğenmiş olmana da çok sevindim. Her ne kadar şikayet ediyor gibi görünsem de bence de hüznün farklı ve karşı konulamaz bir çekiciliği var yeter ki tadında olsun :)
YanıtlaSilSelam ve sevgilerimle,