Bu Blogda Ara

16 Mayıs 2013 Perşembe

Özgürlüklerimiz 1


Utanç: İnsan hayatı tercih ettiği renk kadar

Bu sıralar canım oldukça sıkkın, hiç bir şey yapmak istemiyor. Yazı da yazmak istemiyorum, televizyon da seyretmek istemiyorum. Varsa yoksa hep kötü, hep uğursuz haberler. Ben belli bir yaşa geldim ama oğlum daha yolun hem de çok başında. Nasıl bir gelecek onu bekliyor bilemiyorum ama ben oldukça karamsarım. Kaçıp gidesim var da nereye, kim alır bizi, nerelere gideriz bilemiyorum. Geldikçe her şey birbiri ardı sıra geliyor. Her biri birbirinden kötü, birbirinden düşündürücü olaylar sürekli hayatlarımızda, bizlere dokunma mesafelerinde. Her biri sahip olduğumuz en büyük hazine olan özgürlüklerimizi biraz daha kısıtlar, biraz daha yok eder seviyelerinde. Gün gelecek bu ve benzeri örnekler neticesinde belki de özgürlükten hiç bahsedemeyecek noktalara geleceğiz.

İlk örnek ve bugünün yazı konusu futbol maçı seyredememe, sokaklarda istediğin renklerle dolaşamama, futbol ile ilgili haber ve programları okuyamama, izleyememe ve hatta dilediğin takımı tutamama ile ilgili olan özgürlüğümüz. Pazar akşamı malum derbi maçı vardı. Olmaz olaydı. Her şey durdu, her şey unutuldu, her şey ötelendi. Tek bir duygu hariç: Fanatizm. Maç hakkında çok şey yazacak değilim zaten içimden de gelmiyor. Yenilmişiz umurumda bile değil. Elbette tarih şampiyonlukları yazar ve şampiyonluk tüm maçlardan önemlidir. O sezon içinde oynanan maçlar sadece şampiyonluğa giden yolda bir taştır. İyi de kardeşim artık bir önemi var mı ki diye haykırmak, isyan etmek istiyorum. Gerek maç öncesi, gerek maç sırasında ve gerekse maç sonrasında öyle olaylar oldu, öyle tahrikler yapıldı ki bugün ne şampiyonluğun önemi kaldı benim için ne de kaybedilen maçın bir üzüntüsü. Futbol saha içinde ve dışında yapılan tahriklerin toplumumuzu getirdiği durum tek kelime ile utanç vericiydi. Şampiyonluklar gelir gider, maçlar kazanılır, kaybedilir önemli olan sportmenliktir diye kimse düşünemedi. Düşünenlerin de her zamanki gibi ya sesleri kısıldı ya da sessiz kalmayı tercih ettiler. Ortam gözlerini aça aça konuşan reyting canavarlarına kaldı.

Statlardaki hiç bir renk bir candan daha değerli olamaz, olmamalı ama oldu işte. Bir can, körpecik bir can kayıp gitti aramızdan, annesinin sevgili kollarından üstelik anneler gününde. Üstüne titrediği, canını seve seve vereceği biricik oğlu bir hiç uğruna yitip gitti aramızdan. Üstüne giydiği formadaki bir rengin farklı olmasından sebep üstelik. Lacivert yerine kırmızı olsaydı bugün maç hakkında arkadaşlarına takılıyor ve önemli olanın şampiyonluk olduğunu söylüyor olacaktı belki de. Diyemedi. Zamanında babası belki de laciverdi tercih ettiğinden ya da belki dayısı bugün aramızda değil artık. Bu kadar basit işte aramızda olmama hikayesi  ve bu kadar da acı. İnsan hayatı tercih ettiği renk kadar işte.

İlk taşı günahsız atsın derler ya, bu olayda taş atacak kimseyi bulamayız. Düne kadar beraber maç seyredenleri bugün böyle kanlı bıçaklı duruma getirenler utansın. Bu gerilimden çıkar sağlayanlar utansın. Keşke 6222 uygulansaydı, keşke sorumlular, yöneticiler ve yorumcular gerginliği tırmandırmasalardı, keşke saha içinde futbolcular birbirlerinin gırtlağını sıkmasalar ve birbirlerine tırnak geçirmeselerdi (Milli Yasak getirilecekmiş, umarım gelir de tüm oyunculara bir ders olur) ama maalesef keşkelerin hiçbiri olmadı ve nefes alan, seven, sevilen, hayalleri olan biri aramızdan ebediyen ayrıldı. Bir topun peşinde koşan yirmi iki adam dünyaları kazanırken o şimdi artık aramızda değil. Bu işte bana çok saçma geliyor. Hiç ama hiç adil değil. Olmaz olsun böyle bir endüstri, olmaz olsun böyle bir spor dalı, olmaz olsun böyle bir düzen. Yazıklar olsun buna çanak tutan tüm sorumlular. Futboldan da soğudum, futbolu bu derece yok eden fanatik oyunculardan, yöneticilerden, yorumculardan ve taraftarlardan da. Son pişmanlık tabii içinizde birazcık pişmanlık varsa fayda etmiyor işte. Giden geri gelmiyor. İşin en kötüsü de zamanla bu olay yine unutulacak. Herkes yeni transferlere, yeni çileklere odaklanacak ve belki de yeni canlar sırf bu nedenle yine aramızdan ayrılacak. İşte sırf bu nedenle en keyif aldığım bir kaç şeyden biri maçları seyretmekken evimizde takım olayını çıkarmayı düşünüyorum ki riski oğlum adına en aza indirebileyim. Kimin ne hakkı var bu özgürlüğümü elimden almaya ama alıyorlar işte.

Bir hiç uğruna ölen sporseverimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine de sabırlar dilerim. Dilerim bu acı olay bir milat olur, yukarıda saydığım tüm keşkeler hayatımıza girer ve bir hiç uğruna değil, çok ulvi bir sebepten, diğer sporseverlerin bir daha ölmemeleri için bu hayattan ayrılmış olur.  

0 yorum:

Yorum Gönder