Bu Blogda Ara

8 Ocak 2013 Salı

Mutluluğa yolculuk 1


Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer

Kendisinin efendisi olan, dünyanın da efendisi olur derler. Dünya ile pek işim olmayacağı aşikar ama kendimi kontrol altına alabilmek için kendi adıma çalışmalarıma ara vermeden devam ediyorum. Durmadan, sıkılmadan ve hevesle devam ediyorum.  Kendimi her geçen gün ve her gittiğim kurs ve okuduğum kitapla biraz daha geliştiriyorum. En azından bu yolda çaba sarf ediyorum. Amaç aslında belli; potansiyelimi mümkün olduğunca çok kullanabilmek, mutlu, huzurlu olabilmek ve kendimle barışık kalmayı sürdürebilmek. Bu yöndeki çalışmalarım, araştırmalarım beni hem mutlu ediyor ve bir o kadar da özgür hissettiriyor. Biliyorum ve hissediyorum ki ne zaman arayışlarım bitecek işte o zaman önce yerimde ve sonra da geriye doğru saymaya başlayacağım. Buna niyetim hiç olmadığından sürekli araştırmaya ve hayatımın anlamını bulmak için çaba sarf etmeye devam ediyorum. Güzel olan nokta ise bu çalışmaların bir sonunun olmaması. Önemli olan varılacak liman değil yolculuğun kendisi. Yolculuk ne kadar eğlenceli olur ise liman bir o kadar uzaklaşıyor sanılanın tersine. Yeni katmanlar, yeni gerçekler, yeni öğretiler çıkıyor her seferinde. Bazı şeyler ise hani neredeyse sabite yakın bir halde mevcudiyetlerini  koruyor her seferinde.

Okumuş olduğum kitaplar, yapmış olduğum araştırmalar, gittiğim kurslar/seminerler/eğitimler ve katıldığım toplantılar sonrasında ve sayesinde din ile bilimin aslında sanılanın tam tersi olarak hem de çok büyük bir payda da birleştiğini kendimce tespit ettim: Hepimiz birer küçük yaratıcılarız.  Başka bir ifadeyle içimizde Tanrısal bir nüve, Tanrısal bir özellik bulunmakta. Kaderlerimiz, hayatlarımız bizzat bizlerin yönlendirmeleri ile hem şekil ve hem de yol alıyor. Ne tarafa dönüp, ne yöne bakarsanız bakın hep aynı yalın, basit gerçek ortaya çıkıyor, adeta aslında parlıyor. Kabala’da da bu böyle, Tasavvuf’ta da, Kuantum’da. Rahatlıkla görebileceğiniz üzere, blogumun alt başlığı da bu düşünceyi destekler niteliktedir: Ben bu sayfanın hem yaratıcısı ve hem de takip edeni olacağım.  Zaten hepimiz birer küçük yaratıcılar ve takip ediciler değil miyiz?

Bu sefer ki durak ise bir kitaptı; yine bu düşünceleri destekler nitelikteki enfes bir kitap. Yazarı bir Fransız: Laurent Gounelle, yeni Coelho olarak kabul ediliyor. Kişisel gelişim kitabı mı denmeli yoksa bir roman mı bilemedim açıkçası. Aslında roman ama içinde kişisel gelişim adımlarını barındırıyor hem de hiç bir kitapta eşine kolay rastlayamayacağınız bir yoğunlukta. Ya da kişisel gelişim kitabı belki de ama sürükleyici bir hikayenin içinde sıkmadan, keyifle anlatılan. Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer (Dieu Voyage toujours incognito) Pegasus Yayınları’ndan çıkmış okunması gereken bir kitap.

“Bir düşünün. İntihar etmek üzeresiniz. Bir adam hayatınızı kurtarıyor, ama karşılığında sizinle bir anlaşma yapıyor. Bundan sonra o ne söylerse sorgusuz sualsiz yapacaksınız.  Kendi iyiliğiniz için... Çaresiz, kabul ediyorsunuz ve hayatınızın iplerini tıpkı bir kukla gibi başkasının ellerine bırakıyorsunuz. Ve hayatınız eskisinden çok da güzel oluyor. Yine de şüpheleriniz var: Bu adam aslında kim? Çevresindeki gizemli kişilerin sırrı ne? Sizden aslında ne istiyor?

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer, kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korkularımızı, ve ön yargılarımızı nasıl aşacağımızın, kaderimiz sandığımız mutsuz bir yaşamı, bizi mutluluğa götüren bir yolculuğa nasıl dönüştüreceğimizin hikayesi.”

Kitabın arkasında yazanlar bunlarla sınırlı, oysaki içindekiler bir derya. Okuduğum için rahatlıkla yazabiliyorum, öncelikle konulara, olaylara farklı gözle, farklı açılardan bakabilmesi yazarın başlı başına bir başarısı. Ortada, herkesin görebildiği bir olaya bu kadar farklı bir yaklaşımda bulunması, yaratıcılığının da ne kadar da üstün olduğunun en büyük göstergesi. Ceviz Ağacı’na baktığınızda tek bir ceviz dahi göremeyebilirsiniz. Sonra bir adım sağa, ya da bir adım sola kayarsınız ki tüm cevizler ortaya çıkmış. Önemli olan bulunduğunuz, baktığınız yerdir. Seth Godin gibi Yılmaz Özdil gibi  Gounelle de naçizane fikrim doğru yerden ve doğru açıdan bakabilmiş. Dili de hikayesi de oldukça akıcı ve dahası merak uyandırıcı. O kadar yalın, o kadar sade, o kadar kolay anlaşılabilir satırlar yazıyor ki basitliğin neden bu kadar zor ama aynı zamanda bu kadar muhteşem olduğunu kanıtlıyor yazdıklarında.

Kitabı daha okumaya başladığım ilk satırlarından itibaren sizlerle paylaşmaya karar vermiştim. Önceleri yalnızca okunması gereken bir kitap tadında ama sonralarında artık bunun yeterli gelmeyeceğini düşündüm. Bundan sonraki bir kaç yazımda, sizlere ve kendime (benim için de ileride dönüp bakmak adına özet bir kaynak olmuş olacak) işte bu kitap hakkında yazacağım. Daha doğrusu içinde anlatılanlar hakkında. Umarım ilginizi çeker. Kaç yazı olur, ne kadar sürer, şimdilik bilemiyorum. Tek bildiğim mümkün olduğunca sizlerin de dikkatini çekebilecek ve bizleri ilgilendirebilecek bölümlere yoğunlaşacak olacağım.

Bir kaç satırda uygulayacağım metodoloji hakkında yazmak isterim. Yazının kendi adıma kolay yazılabilmesi ve sizler için de kolay takip edilebilmesi için Gounelle’nin ağzından çıkan her şeyi kendi süzgecimden geçirdikten sonra yani moda tabirle içselleştirdikten sonra yazacağım. Anlamını tabii ki değiştirmeyeceğim. Başka bir ifadeyle kendi düşüncelerim ile yazarın düşüncelerini harmanlayacak sonrasında sizlerle paylaşacağım. Amacım kitap sonrası bende oluşan düşünceleri sizlerle paylaşmak yoksa kitabı ve yazarın düşüncelerini direk olarak aktarma tercihinde değilim.

Mutluluğa ve özgüvene doğru bir yolculuğa hep beraber çıkıyoruz. Hazır mısınız?

Kemerlerinizi bağlayın ve gözlerinizi kapatın. Hayal kurmaya başlayın. Aynanın karşısına geçip gözlerinizin taaa içine bakıyorsunuz. Gördüğünüz kişiden memnunsunuz. Mutlusunuz. Akşam yattığınızda hissettiğiniz en temel duygu düşünün ki içten gelen derin bir huzur. İstemediğiniz hiçbir şeyi yapmak zorunda hissetmiyorsunuz. Özgüveninizi kolay kolay hiç kimse ve olay sarsamıyor. Gülüyorsunuz, nedensiz bazen, en az çocukken güldüğünüz kadar içten ve doya doya. Hayatı yaşamayı seçiyorsunuz. Hayat sizler için birer hediye. Her köşe başında başka bir mutluluk, başka güzel bir sürpriz, başka bir şölen. Kendinizi ve hayatı seviyorsunuz. Gelin yolculuğumuza beraber başlayalım. İyi eğlenceler! 

2 yorum:

  1. Zevkle katılırım :)

    Belki benim için de bir motivasyon olur yazacakların :))

    YanıtlaSil
  2. Çok sevindim :) Bir sonraki yazı için çok da beklemeyeceksin, hazırlamaya başladım bile. En kısa sürede paylaşacağım. Umarım beğenirsin.

    Selam ve sevgilerimle,

    YanıtlaSil