Bu Blogda Ara

21 Aralık 2010 Salı

Önemli bu çok özel güne merhaba derken ...

Bugün bizim için çok özel ve önemli bir gün. Hazırlıklarına aylar öncesinden başladık diyebilirim. Öncelikle eşim ve ben zamanlama ve yer konusunda oldukça bir araştırma yapıp bayağı bir kişiyle görüştük. Yerinde incelemeler yapıp ortamı gördük, yetkililerle görüştük. Yazılı ve imzalı takip ettiğimiz bir kararname yoktu belki ama yapılan iş devlet işi titizliğinde ele alındı ve projelendirildi. Zaman ve yer konusunda mutabık kaldıktan sonra adım adım izlenecek yolları belirledik, ilgili alışverişleri gerçekleştirdik ve sonunda bu özel güne ailece ulaştık: Bugün oğlumuz okula başlıyor ...

Oğlumuz artık büyüyor. Bugün oğlumuz hayatındaki eşiklerden bir tanesiyle belki de en önemlilerden bir tanesiyle tanışmış oluyor. Tamam bu okulda ağırlıklı olan oyun ama olsun yine de bir formasyon almaya belli bir kalıbın içine girmeye oğlum bugün itibariyle başlamış bulunuyor. Dün akşam eşim ile beraber oğlumuzu yıkadık. Okul öncesi yıkanma. Aslında 2 günde bir zaten yıkanır ama olsun biz dün akşam ki yıkanmayı özelleştirerek bu ismi taktık ama oğlumuz çok anlam yükleyip olası kafasına takmasın diye bu özelleştirmeyi yalnızca kendi aramızda anlamlandırdık. Sabah ona çok yakışan sweatshirt ve bluejean ve taranmış saçlarıyla her zamankinden çok daha yakışıklı ve büyümüş göründü gözüme. Caillou’lu lacivertli, kırmızılı sırt çantası dün akşamdan büyük bir özen ve dikkatle hazırlanmıştı. Bu önemli deneyimde kendisine eşlik ve arkadaşlık edecek olan arkadaşlarını büyük bir eleme sonrasında belirlemiş ve çantasına yerleştirmişti.

Sabah evden annesi, oğlum ve ben beraber çıktık. Oğlum her zamanki gibi kimsenin elinden tutmayarak tek başına, başına buyruk bir şekilde arabaya doğru yürüdü. Çantasını sırtına asmadı ve elinde taşıdı. Oysaki dün akşam kaç kere sırtına takıp bize bye bye diyerek içeriki odalarla salon arasında turlamıştı. Arabadaki kendine ait yere oturttum ve çantasını kucağına verdim. Sonra onu öpüp “Allah zihin açıklığı versin “ dedim ve gururla kendi arabama yöneldim.

Büyüdüğü ve artık bakıcı ablasının dışında çok daha fazla sosyal olacağı için, yeni arkadaşlar edinip daha keyifli bir zaman geçireceği için çok mutluyum. Ama diğer taraftan da hergün aynı saatte kendine göre kuralların olduğu bir yere başlıyor olmasından ve belki de bu nedenle yaratıcılığının her geçen gün biraz daha azalacağından da onun adına biraz üzüntülüyüm. Ama bu yazının konusu daha çok ilk bölümüm heyecanı hakkında ve yaratıcılığının ve özgürlüğünün azalmaması için araştırmalarım nasılsa devam edecek.

Bugünlere gelmek tabi kolay da olmadı. Yaptığımız araştırmalar işin aslında kolay, küçük ve önemsiz kısmıydı. Buz dağının görünen yüzü idi  alttaki asıl büyüklük ise oğlumuzu bu sürece hazırlamaktı. Son bir kaç zamandır kendisine başlayacağı yuva hakkında açıklamalarda bulunduk. Orada oyunlar oynayacağından, yeni arkadaşları olacağından, öğretmen diye hayatına yeni girecek olan bir kavramdan hep bahsettik. Hatta bu açıklamaları yalnızca ona değil, onunla beraberken yanımızda bulunan herkese yaptık. Mesela bize su dağıtan Mustafa Abi, apartmanımızın görevlisi Aziz abi ve oğlu Zafer, restorandaki garsonlar, süpermarketteki kasiyer bayan, geçen sabah bize simit getiren simitçi, tüm aile büyüklerimiz, oğlumun okula başlayacağını biliyor. Bu çok önemli bilgiyi kimselerden gizlemedik açıkçası ....

İlk gün tahminlerin ötesinde iyi geçmiş gibi görünüyor. Az önce annesi ile görüştüm. Bizimkisi sanki yıllarca oraya gidiyormuş tavrı içerisindeymiş. Öğretmeni ve arkadaşlarıyla da iyi anlaşmış gibi. Sınıfına çıkarken annesine el bile sallamış. Gözyaşlarımın şımarık olduğunu daha önceden yazmıştım, bunları yazarken bile gözlerim sulanıyor açıkçası. Daha 2 yaşını geçeli bir kaç gün oldu ama işte yuvaya başladı bile. Şimdilik haftanın yalnızca 3 yarım günü gidecek, ben götüreceğim ve bakıcı ablası da alıp eve getirecek. 1 ay kadar bu şekilde devam edip, her şey yolunda ise devam ettiği günleri haftanın 5 gününe çıkaracağız.

Şaka gibi ama ben yaptığımız tüm araştırmalara inat oğlumu okula bile bırakamayacak bir ruh hali içerisindeyim bugün. Hani sanki şimdi buna izin vererek bir anda yılların hem de çok hızlı akmasına neden olacakmışım gibi hissediyorum kendimi ve bu canımı sıkıyor.  Yapacak birşeyim yok tabii ki ama bugüne kadar hep kontrolümüzde olan dünya yakışıklısı oğlumun bu eşik ile birlikte artık kendi kanatları ile ilk uçma denemelerine başlayacağı gerçeğini sanırım artık kabullenmem gerekmekte.

Bu akşam yaşadığımız bu gururu eşimle beraber şarap içerek kutlayacağız ve bu hissettiklerimiz ve bize verilenler için evrenin mimarına şükran ve teşekkürlerimizi sunacağız...

2 yorum:

  1. Öncelikle hayırlı olsun :) Biz de bu aşamadayız, aynı titizlikle araştırıyoruz henüz tatmin edici bir sonuca ulaşamasak da... Kızım 4 yaşında, ama yine de içim buruluyor her gün okula gideceği ve evdekinden çok farklı bir ortamda olacağı için :( En kötüsü de aklımdaki gibi bir okul bulamamak, tüm okullar çocukların "çocuk" olduğunu unutup kendilerini akademik eğitim vermek zorunda hissediyorlar nedense?? Bu aralar bu konular beni biraz geriyor. Biz de sonuca ulaşınca sizinki gibi kutlarız artık :)) Tekrar hayırlı olsun :)

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler ... :)Biz 2 yaşında bu kadar zorlandık, siz kimbilir ne durumdasınızdır. Tanrı yardımcınız olsun!

    Tüm okullar genelde toplumda genel kabul gören eğitimler peşinde. Potansiyelleri, yetenekleri ve yaratıcılıkları ortaya çıkarmak olması gerekirken amaçları bir tür garanticilik peşindeler ve bizleri de korkutan bu zaten. Oğlumun yaratılan prototipin içinde olmasını istemiyorum. Bir yarış atı gibi çocukluğunu yaşayamadan yetişkin olmasını da istemiyorum. Meslek tabi ki çok önemli ama oğlumun yaparken mutlu ve huzurlu olacağı ve ileride kendisiyle yapmış olduğu işten ötürü her zaman barışık kalacağı ve gurur duyacağı bir işle uğraşmasını istiyorum. Bunun bana göre tek yolu potansiyelini keşfetmesi, umarım bunu siz de biz de başarabiliriz.

    Mutlaka kutlayın. Hayat bu küçük kutlama ve anılarla güzelleşiyor ...

    YanıtlaSil