Bazen cennet ile cehennem arasında kendimi sıkışmış
gibi hissederim. Bildiğiniz tam anlamıyla Araf’tayımdır böylesi anlarda.
Hareket etmek isterim ama sıkışmış, kıpırdayamaz durumdayımdır. Haykırmak,
bağırmak, yardım dilemek isterim ama ne sesim çıkar, ne de çıkmayan sesimi bir
duyan. Kurtulmak, silkinmek, yeniden başlamak isterim ama çoğu kere nafile bir
çabadan öteye geçmez bu isteğim. Gün doğsun ve hayatım aydınlansın isterim ama
her yer bana inat hala zifiri bir kör karanlıktır. Işıksız bir karabasan üstüme
çöker durur büyük bir keyifle. Yaz gelse de ısınsam derim ama payıma hep kara
kış düşer böylesi dönemlerde. Duvara toslamak gibidir. Acı değil de çoğu kere hüzün
verir. Böylesi anlarda en çok da kıydığım, tükettiğim ve istemeden büyümesine
neden olduğum içimdeki çocuk için üzülürüm. Dedim ya ben bazen cennet ile
cehennem arasındayım gibi hissederim. İçmem için artık şarkı dinleyecek yaşı da
mezeyi de çoktan geçmiş durumdayım. Keyif olmaktan çoktan çıkıp ihtiyaç olmuş
artık. Eski dostum sigara en çok özlediğim. Yine
beraber olsak eskisi gibi, yine üçümüz diyor ama ben hala hayır demeyi başarabiliyorum. Daha
ne kadar başarabilirim onu da bilmiyorum.
Böylesi anlarda aklıma Ofsayt Osman filmi ve
ölümsüz büyük usta Sadri Alışık gelir. Işıklar içinde yatsın filmin sonundaki
tiradı unutulmazdır ve kendimi böylesi anlarda onun gibi hissederim:
“Ölecekmiş ,
ölmesin dedim. Bir can kurtulsun dedim. Bütün hayatımda ofsayt dediler. Bir işe
yaramaz , sümsük dediler. Varsın gene desinler dedim. Hayatımda bi defacık bi
kız sevdim. Onu da kaybedeyim dedim. Hayatımda bi kerecik bi şey kazanacak
oldum , onu da kaybedeyim dedim. Tek bi can kurtulsun dedim. Çocuğu kurtaracak
kadarını aldım , üst tarafına el sürmedim. Fena mı oldu?
Sizler hepiniz , hepiniz , hepiniz hakem olun abiler . Ya bu maç be tıpkı
bi maç ama böyle hayat sahasında oynanıyor. Oyuncuları bizleriz; topumuz da
namusumuz, vicdanımız, insanlığımız. Ben, ben Osman.. Ofsayt Osman . Söyleyin
be, Allah rızası için söyleyin be gene mi atamadım golü hahh? Bu da mı gol değil
be? Gol mü? Bu da mı gol değil be? Bu da mı gol değil ? Adaletine insanlığına
kurban olayım hakim bey. Bu da mı gol değil?”
Benim son zamanlardaki Türk filmim ise devam etmekte
olduğum briç kursum. Ofsayt Osman’dan Gol kralı Osman’a dönüştüğüm yer. Nasıl
keyif alıyorum, nasıl her şeyi unutup, huzur dolabiliyorum size anlatamam.
Hayatımız ve tercihlerimiz yalnızca bizlere aittir. Bizleri gülümseten, gurur
duymamızı sağlayan ışıl ışıl, aydınlık günlerin de yaratıcıları bizleriz, en
koyu gri karamsar günlerin de. Hayatımız seçtiklerimizin bir bütünü aslında.
Ofsayt Osman gibi olduğum, hissettiğim dönemlerde kendimi böylesi kişisel
hobilere zaman ayırıyorum diye suçladığım anlarım çokça da olsa dağıtılan ilk
el ile suçlama yerini takdire bırakıyor. Yeni edindiğim, beraber güldüğüm,
zaman geçirmekten büyük keyif aldığım arkadaşlarım var. Briç artık yalnızca
briç değil bizim için.
Her zaman dediğim bir şeyi tekrarlamak isterim: Tüm
çocuklar büyüyorlar. Kimisi başarılı oluyor kimisi daha az başarılı.Ben oğlumun
mutlu ve huzurlu olarak büyümesini istiyorum ve bunun için önce benim mutlu ve
huzurlu olmam gerekiyor. Mutluluk için gerek ve yeter şart insanın kendisiyle
ters düşmeden, barışık olarak yaşayabilmesi. Bu da ancak hayallerini arka plana
itmeyerek olabiliyor. Önemli olan aynada kendimizle göz göze gelebilmek ve
dahası bu bakışmayı sürdürebilmek.
Hayal kurun, bol bol hayal kurun. Bu hayalleri
destekleyici hobiler edinin. Bunu en başta kendiniz ve sonrasında eşiniz ve
çocuklarınız için yapın. Ben yapıyorum ve büyük keyif alıyorum. Kendimi bazen
yine Araf’ta bulabiliyorum. Hayat her zaman istendiği gibi gitmiyor ama sonra kusura bakma, benim briç oynamam gerekiyor
deyip hızla ayrılıyorum mekandan. Siz de yapın ve mümkünse hemen yapmaya
başlayın.