Utanç: İnsan
hayatı tercih ettiği renk kadar
Bu sıralar canım oldukça sıkkın, hiç bir şey yapmak
istemiyor. Yazı da yazmak istemiyorum, televizyon da seyretmek istemiyorum.
Varsa yoksa hep kötü, hep uğursuz haberler. Ben belli bir yaşa geldim ama oğlum
daha yolun hem de çok başında. Nasıl bir gelecek onu bekliyor bilemiyorum ama
ben oldukça karamsarım. Kaçıp gidesim var da nereye, kim alır bizi, nerelere
gideriz bilemiyorum. Geldikçe her şey birbiri ardı sıra geliyor. Her biri
birbirinden kötü, birbirinden düşündürücü olaylar sürekli hayatlarımızda, bizlere
dokunma mesafelerinde. Her biri sahip olduğumuz en büyük hazine olan
özgürlüklerimizi biraz daha kısıtlar, biraz daha yok eder seviyelerinde. Gün
gelecek bu ve benzeri örnekler neticesinde belki de özgürlükten hiç
bahsedemeyecek noktalara geleceğiz.
İlk örnek ve bugünün yazı konusu futbol maçı seyredememe,
sokaklarda istediğin renklerle dolaşamama, futbol ile ilgili haber ve
programları okuyamama, izleyememe ve hatta dilediğin takımı tutamama ile ilgili
olan özgürlüğümüz. Pazar akşamı malum derbi maçı vardı. Olmaz olaydı. Her şey
durdu, her şey unutuldu, her şey ötelendi. Tek bir duygu hariç: Fanatizm. Maç
hakkında çok şey yazacak değilim zaten içimden de gelmiyor. Yenilmişiz umurumda
bile değil. Elbette tarih
şampiyonlukları yazar ve şampiyonluk tüm maçlardan önemlidir. O sezon içinde
oynanan maçlar sadece şampiyonluğa giden yolda bir taştır. İyi de kardeşim artık bir önemi var mı ki diye haykırmak, isyan
etmek istiyorum. Gerek maç öncesi, gerek maç sırasında ve gerekse maç
sonrasında öyle olaylar oldu, öyle tahrikler yapıldı ki bugün ne şampiyonluğun
önemi kaldı benim için ne de kaybedilen maçın bir üzüntüsü. Futbol saha içinde
ve dışında yapılan tahriklerin toplumumuzu getirdiği durum tek kelime ile utanç
vericiydi. Şampiyonluklar gelir gider, maçlar kazanılır, kaybedilir önemli olan
sportmenliktir diye kimse düşünemedi. Düşünenlerin de her zamanki gibi ya
sesleri kısıldı ya da sessiz kalmayı tercih ettiler. Ortam gözlerini aça aça
konuşan reyting canavarlarına kaldı.
Statlardaki hiç bir renk bir candan daha değerli olamaz,
olmamalı ama oldu işte. Bir can, körpecik bir can kayıp gitti aramızdan,
annesinin sevgili kollarından üstelik anneler gününde. Üstüne titrediği, canını
seve seve vereceği biricik oğlu bir hiç uğruna yitip gitti aramızdan. Üstüne giydiği
formadaki bir rengin farklı olmasından sebep üstelik. Lacivert yerine kırmızı
olsaydı bugün maç hakkında arkadaşlarına takılıyor ve önemli olanın şampiyonluk
olduğunu söylüyor olacaktı belki de. Diyemedi. Zamanında babası belki de
laciverdi tercih ettiğinden ya da belki dayısı bugün aramızda değil artık. Bu
kadar basit işte aramızda olmama hikayesi
ve bu kadar da acı. İnsan hayatı tercih ettiği renk kadar işte.
İlk taşı günahsız
atsın derler ya, bu olayda taş atacak kimseyi bulamayız. Düne kadar beraber
maç seyredenleri bugün böyle kanlı bıçaklı duruma getirenler utansın. Bu
gerilimden çıkar sağlayanlar utansın. Keşke 6222 uygulansaydı, keşke
sorumlular, yöneticiler ve
yorumcular gerginliği tırmandırmasalardı, keşke saha içinde futbolcular
birbirlerinin gırtlağını sıkmasalar ve birbirlerine tırnak geçirmeselerdi (Milli
Yasak getirilecekmiş, umarım gelir de tüm oyunculara bir ders olur) ama
maalesef keşkelerin hiçbiri olmadı ve nefes alan, seven, sevilen, hayalleri
olan biri aramızdan ebediyen ayrıldı. Bir topun peşinde koşan yirmi iki adam
dünyaları kazanırken o şimdi artık aramızda değil. Bu işte bana çok saçma
geliyor. Hiç ama hiç adil değil. Olmaz olsun böyle bir endüstri, olmaz olsun
böyle bir spor dalı, olmaz olsun böyle bir düzen. Yazıklar olsun buna çanak
tutan tüm sorumlular. Futboldan da soğudum, futbolu bu derece yok eden fanatik
oyunculardan, yöneticilerden, yorumculardan ve taraftarlardan da. Son pişmanlık
tabii içinizde birazcık pişmanlık varsa fayda etmiyor işte. Giden geri
gelmiyor. İşin en kötüsü de zamanla bu olay yine unutulacak. Herkes yeni
transferlere, yeni çileklere odaklanacak ve belki de yeni canlar sırf bu
nedenle yine aramızdan ayrılacak. İşte sırf bu nedenle en keyif aldığım bir kaç
şeyden biri maçları seyretmekken evimizde takım olayını çıkarmayı düşünüyorum
ki riski oğlum adına en aza indirebileyim. Kimin ne hakkı var bu özgürlüğümü
elimden almaya ama alıyorlar işte.
Bir
hiç uğruna ölen sporseverimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine de sabırlar
dilerim. Dilerim bu acı olay bir milat olur, yukarıda saydığım tüm keşkeler
hayatımıza girer ve bir hiç uğruna değil, çok ulvi bir sebepten, diğer
sporseverlerin bir daha ölmemeleri için bu hayattan ayrılmış olur.
0 yorum:
Yorum Gönder