Bu Blogda Ara

29 Haziran 2012 Cuma

Haydi hep beraber gülümseyelim ve bir gökkuşağı oluşturalım


Tarihin tozlu sayfalarına yapılan her bir yolculukta gördüğümüz genelde hep aynı şeydir: insanlığı birleştirmek, fikir ve inanç farklılıklarını ve bunlardan doğan çekişme ve kavgaları ortadan kaldırmak, insanın sömürülmesine, başka insana  köle olmasına engel olmak için ortaya çıkan bütün dinlerin, ideolojilerin ve felsefe akımlarının, neticede başka bölünmelere, başka kamplaşma ve kutuplaşmalara, yeni yeni kavga ve uyuşmazlıklara yol açmışlardır. Bu nasıl yaman bir çelişkidir değil mi?

Düşünün ki bırakın farklı din ve ideolojileri, aynı dinin bünyesi içinde dahi çeşitli mezhepler, mabetlerini ayırabilmekte, mezarlıklarını bölebilmekte ve hatta  hatta ahirette dahi cennetin sadece kendileri gibi inananlara mahsus olduğunu ileri sürebilmektedirler. Dünyayı hadi geçtik, cenneti bile parsellemekten geri kalmamışlar. Bugün ülkemizdeki ortak dile, köke, görünüşe, örf ve adetlere hatta dine sahip olmamıza rağmen Sünni-Alevi yapay ve provakatif bölünmesi ya da Ortadoğu’daki ülkelerde yaşanan kargaşanın sebeplerinden birinin bu olması – en azından bir birliğin, bütünlüğün sağlanamıyor olmasının arkasında yatan sebebin bu olması -  bunun belki de bize en yakın örnekleri olarak karşımıza çıkmakta.

Tüm bu ayrıştırma, bölünme ve ötekileştirme çabasına ek olarak bugünün insanının, devamlı gelişen teknoloji, gittikçe artan işsizlik, her geçen gün zorlaşan kentsel yaşam, toplum dışı bırakılma, ırkçılık, terörizm, manevi değerlerdeki anarşi, ferdin robotlaşması gibi daha bir çok problemle karşı karşı olduğunu görmekteyiz.

Karamsar ve her geçen gün kötüye giden bir yapılanma. Amacımız insanlar arasında dostluk ve sevgi bağlarının güçlenmesi, insan kişiliğinin yüceltilmesi, insanlığın özgürlük ve barış içinde gelişmesi olmalıyken düştüğümüz duruma ne kadar da acıydı. İşte böylesi karanlık bir gecede doğan bir güneş, yeşeren bir filiz gibiydi oğluma okuduğum kitap.
  
Kitabın ismi Gökkuşağının Tüm Renkleri. Tübitak Popüler Bilim Kitaplarından çıkmış sıradan 3+ yaş kitabı gibi görüntüsünün ardında tüm yukarıda saydıklarımdan kaynaklanan sıkıntılı ve gri havayı aydınlatacak türden bir kitaptı. Orjinal ismi The Colors of the Rainbow. Yazan Jennifer Moore-Malinos ve resimleyen ise Marta Fabrega. Kitabın çevirsini ise Umut Hasdemir gerçekleştirmiş.

Oğluma bugüne kadar okuduğum en güzel, en anlamlı ve en umut verici kitaplardandı. Büyük keyif aldım. Aslında tüm yaş gruplarına okutulması gerekli olan kitaplardan.

Gökkuşağında birçok renk vardır ve her bir renk diğerinden farklıdır. Her renk tek başına eşsiz ve özeldir, ama yan yana geldiklerinde en güzel, harika bir manzarayı, yani gökkuşağını oluştururular”.

Her insan, her toplum, her ırk, her ülke kendilerine göre önemli ve özeldir. Farklıdır ve ayrıcalıklıdır. Her bir insan evrenin kendisidir aslında. İnsan Tanrı'dan ayrı bir varlık değildir. Onun görünümlerinden sadece bir tanesidir. Bugün bu gerçeği, bu hissiyatı, unutmuş olsak da insan; potansiyelinde, özünde Tanrısal özelliklere sahip olan ilahi bir varlıktır. Parça bütüne aittir. Daha tasavvufi bir ifade ile gerçek olan “Bir”di. Tüm evren “Bir”in farklı biçim ve nitelikteki yansımalarından ibarettir. Gerçek sır, Tanrısallığı insanın içinde görebilmesidir. Unutmamalıdır ki “Kendini bilen Tanrı'yı da bilir...”

Kitaba geri dönecek olursak, “İnsanlar her ne kadar dıştan farklı görünseler de içlerinde hep aynıdırlar. Derilerimizin çok farklı renkleri ve renk tonları vardır. Fakat derilerimiz ne kadar farklı görünürse görünsün, açık ya da koyu hepimizin rengi güzeldir”.
Kitap göz renklerimizden, saçlarımıza, giydiklerimizden, yediklerimize ve konuştuğumuz dillere kadar farklılıklarımızı ve tüm farklılıkların aslında güzelliklerinden ve ortaklıklarından bahsederek devam etmekte.  

Bazı kişiler birden çok dil konuşur ama hepimiz iletişim kurmak için dilden yararlanırız. Başkalarının ne söylediğini anlamıyorsak bile, bir gülümsemenin ne demek olduğunu hepimiz anlarız. Haydi hep beraber gülümseyelim”.

Ufacık, miniminnacık yavrularımıza daha anlamaya başladıkları ilk dönemlerde verilmeye, anlatılmaya, öğretilmeye calışılanların güzelliğine ve ulviliğine bakar mısınız?

Daha küçük yaşta her gökkuşağının eşsiz olduğunu ve/fakat her birinde aynı olan bir çok şeylerin de olduğunu öğreniyorlar, aynı insanların da kendi içlerinde eşsiz oldukları ve mutlu olmak, üzülmek, sevmek, acı duymak, mutluyken gülmek, üzgünken ağlamak, düşüldüğünde acı duymak, kötü bir rüya gördüğümüzde korkmak ve bizim için özel olan birisiniz bizi kucakladığında sevgisini ve sevgimizi hissetmek gibi bir çok ortak yönlerinin de olduğu gibi.

Tıpkı bir gökkuşağında olduğu gibi, bizim de hem eşsiz hem de benzer yönlerimizin olduğunu gördük. Hepimizin derisi, saçı ve gözleri var. Hepimiz giysi giyiyoruz, iletişim kurmak için dil kullanıyoruz ve yemek yiyoruz. Hepimizin hisleri, düşünceleri, umutları ve düşleri var. Canımız acıdığında ağlıyoruz, mutlu olduğumuzda da gülüyoruz”. Yani diyor kitap tüm farklılıklarımıza rağmen aslında aynıyız, biriz ve eşsiziz.

Tekrar başa dönecek olursak aynı din içindeki mezheplerin mabet ve mezarlık ayrımlarından, ötekileştirmelerinden, insan alt ya da üst (nasıl tanımlarsanız tanımlayın) kimlik üzerinden birleşmesine. Italo Calvino kitapları okuduğun kitaplar ve okumadığın kitaplar (okumana gerek olmayan kitaplar) olarak iki bölüme ayırır. Kişisel fikrim bu kitabın çok değerli ve mutlaka okunması ve okutulması (hatta bol bol, tekrar tekrar okunup, okutulması) gereken bir kitap olduğu yönündedir.

İngiliz filozof ve sosyolog olan Herbert Spencer, bir insanın değerinin okuduğu kitaplarla ölçülebileceğini söylemiş.  Bu kitabı okuyun ve okutun. Kendinizi değerli hem de çok değerli hissedeceksiniz.

Haydi, farklılıklarımızı kutlayalım! Haydi, eşsiz oluşumuzun değerini bilelim! Haydi, bir araya gelelim ve bir gökkuşağı oluşturalım” diyerek kitap sona eriyor. Farklılıkları ötekileştirmek için değil, kutlamak için ön plana çıkarmak, her bir bireyin ne kadar özel olduğunun altını çizmek ve bir olmak, birlik olmak, kardeşce, barışça, huzur içerisinde yaşayıp ışık olmak, gökkuşağı olmak, olabilmek, en azından bunun için emek harcamak, en azından aynı yöne bakabilmek, bir amaç birlikteliğine sahip olabilmek.

Aynada gözlerimizin taa içlerini mutlu ve güvenle bakıp, kendimizle ve çevremizle barışık yaşayabilmek için gerekli olan bir kitaptı. Okumanızı içten tavsiye ederim.

Haydi hep beraber gülümseyelim! Haydi, farklılıklarımızı kutlayalım! Haydi, eşsiz oluşumuzun değerini bilelim! Haydi, bir araya gelelim ve bir gökkuşağı oluşturalım.

2 yorum:

  1. Nefis bir yazı! Tebrik ederim. Bu kitabı çıkar çıkmaz almıştım ve büyük bir heyecanla okumuştum. Hatta Ekin'le okuduktan sonra okuluna da göndermiştim, sınıfta beraber okusunlar diye (güzel şeyleri paylaşmak gerekir, değil mi?) Küçücük yaşta bu düşünceler çocukların içlerinde yeşerirse dünyaya dair umudumuzu sürdürebiliriz belki de...

    Böyle bir kitap böyle bir yazıyı hakediyor kesinlikle :)

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Sizin de okumuş olmanıza ve benzer düşünmene çok sevindim. Gerçekten de okunası ve tavsiye edilesi bir kitap :)

    Senin de belirtmiş olduğun üzere bu ve benzeri kitaplar olduğu sürece geleceğe dönük umutlarımız varlıklarını hep koruyacaktır.

    Sevgi ve saygılarımla,

    YanıtlaSil