Bu Blogda Ara

5 Haziran 2013 Çarşamba

Çalıdan biraz daha büyük ağaç

Her şey  çalıdan biraz daha büyük ağaçların sökülmesiyle başladı; ya da birileri olayların yalnızca bundan kaynaklandığını sanmaya devam ediyorlar. Aradan bu kadar süre geçmesine, yapılan bunca açıklamalara rağmen hala anlaşılamayan çalıdan biraz daha büyük ağaçların bizim için kutsal kabul edilen her bir şeyin yerine bir sembol olarak konmasıydı gönüllerimizde. Çalıdan biraz daha büyük ağaç uzun süredir hem de çok büyük bir özlemle arayıp bulamadığımız liderimiz olmasıydı, apolitik gençliğin ideali, ideolojisiydi. Kars’taki ucube heykel zihniyetine, sınavlardaki ve işe alımlardaki yolsuzluklara, kürtaj yasasına, alkol yasasına ve daha nice yasaklara ses çıkaramayışımızın pişmanlıklarıydı. Eğitim sistemimizin bir günde değişmesine tepkimizdi. Deniz Fenerinin unutulmasına göz yummamızın içimizi dağlayan üzüntüsüydü. İlk başlarda kimi kesime sempatik ve samimi geliyor olsa da üst perdeden yapılan üsluba artık bir yeter denmesiydi. Biz yaptık oldu zihniyetinin değişmesi için gerçekleştirilen bir baş kaldırıydı. Beklenilen asgari de olsa bir saygıydı. Çalıdan biraz daha büyük ağaçlar “Kıyamet kopsa da o ağaçlar sökülecek!” zihniyetine, “Kıyametin koptuğunu görsen de elindeki fidanı dik” zihniyetiydi. İşte bu nedenle bir ağaç için canını ortaya koyanlarla, AVM tutkunları ve kömür sevdalıları  karşı karşıya geldi. Çalıdan biraz daha büyük ağaç mahalleme, meydanıma, ağacıma ve belki de en önemlisi yaşam tarzıma dokunma yakarışıydı. Halkın “one minute” demesiydi. Çalıdan biraz daha büyük ağaç kutlanmayan milli bayramlarımız, metrodaki gençlerin ahlakı ve kurucu büyüklerimize, ölümsüz kahramanlarımıza geri verilen itibarlarıydı. Milli içkinin tekrar rakı olmasıydı belki de. Çalıdan biraz daha büyük ağaç 3.köprünün adının Mimar Sinan yerine (benim ilk tercihim bu olurdu) hilafeti getiren ve Sünni-Alevi ayrışmasının baş mimarlarından olan Yavuz'un adının verilmesine olan isyandı içten içe gelen, dalga dalga yükselen. Çalıdan biraz daha büyük ağaç bu toplumu germe, ayrıştırma, ötekileştirme, sinir merkezleri ile oynama ve gündem değiştirme çalışmalarına olan itirazlarımızdı. Atatürk’ün Gençliğe hitabıydı. Şimdi anladınız mı öngörü ne demek? Neden vatanı gençliğe emanet ettiğini?

Gülse Birsel yazmış, ne de güzel özetlemiş aslında: “Tek manevi değerimiz İslam değil, anlamak istemiyorsunuz! İslam’ın yanında, cumhuriyet de, mili bayramlar da, Atatürk de, yaşam tarzlarımız da, sadece anayasal bir ilke gibi görünen laiklik bile milletin manevi değeridir! Çünkü özgürlüğü, ümmet değil millet olmayı, birey olmayı, hakkı hukuku, adaleti, hayatını istediği tarzda yaşamayı, kadın haklarını, eşitliği, pozitif bilimi, aydınlığı sembolize eden kelimelere dönüşmüşlerdir!”

Çalıdan biraz daha büyük ağaç bir demokrasi testi idi. Kazananlar da oldu kaybedenler de. Bazısı içeride çok sayıda çocuk ve bebek bulunurken Taksim Metro'nun girişine gaz bombası attı bazısı elinden geldiğince halkına sahip çıkarak yardım etmeye çalıştı. Bazısı kapılarını ardına kadar açarken bazısı kepenklerle kapadı ki bir şeyler olmasın. Bazısı olayları görmezden geldi ya da dalga geçer gibi belgesel yayıncılığı yaptı. Tarihsel olayları görüntüleyip tarihteki yerlerini alacakken Büyük Göçleri gösterip tarih oldular. Ama bir tanesi var ki işte o kahramanca olanı biteni olduğu gibi sergileme cesaretini gösterebildi. Bazılarına göre eylemci, marjinal grup, çapulcu ya da ayyaş olanlar bazılarına göre hakkını arayan tarih yazarlarıydı. Dedim ya kaybeden de oldu kazanan da.

Çalıdan biraz daha büyük ağaç Çarşı, her şeye karşının taraftar grubundan Kuvayi Milliye'ye dönüşmesiydi. Düne kadar kanlı bıçaklı olanların yeniden kardeş olması, omuz omuza yürüyebilmesiydi. Geçmişin tüm öfke, nefret ve kinlerine, dargınlık ve kırgınlıklarına bir son verilmesiydi. Geçmişin hesaplarının geçmişe terk edilmesiydi. Aradaki karanlığın yerini aydınlığa, sevgi ve saygıya bırakmasıydı.Bugüne kadar bizi bölmek için her yolu deneyenlerin hayal kırıklığıydı Çalıdan biraz daha büyük ağaç, ders çıkarılması gereken, duygu ve gurur yüklü bir hikaye, bir ironiydi anlayana. El Pueblo unido, jamás será vencido - Birlik olmuş bir halkı hiçbir kuvvet yenemez derler. Çalıdan biraz daha büyük ağaç bizim yeniden birlik olmamız, Çılgın Türklüğümüzü hatırlayıp üzerlerimizden ölü toprağını atmamız ve dünyayı yerinden zıplatmamızdı. Bu yapılanlar ne turuncu bir devrimdi, ne de bir Arap baharı. Bu bir birikimin patlaması, sabrın taşmasıydı. Çalıdan biraz daha büyük ağaç bu ülkeden bir şey olmaz diye düşünenlere inat, bu ülkeye bir şey olmaz diye düşünebilme umuduydu.

Yaşam biçimlerimiz değişti bir anda. Gündüz makyaj yapıp, traş olup, parfümler sıkarak işe ve okula gitmeler yerini, akşamları cepte maske eyleme gitmeye bıraktı. Gidemeyenler elde tencere, tava, sokaklarda, pencerelerde çalıp çalıp durdular, hala uyanmayanlar, uyanamayanlar varsa uyansınlar diye. Evde olanlar vicdan azabından uyuyamaz oldular gaz altında olanları düşünmekten. Uykusuzluğumuzla gurur duyar olduk bugünlerde. Belki çevremizde sağlıklı, pembe yanaklı kişiler yerine mor ya da kırmızı gözlü, aksayarak yürüyen, aksıran, tıksıran insanlar görmeye başladık ama artık çok daha gururlu ve çok daha huzurluyuz yine bugünlerde. Yine bugünlerde yaşını başını almış dedelerin, ninelerin “Sen tencere tava çalmazsan, ben çalmazsan nasıl çıkacak karanlıklar aydınlıklara!” haykırışlarına tanıklık etmeye başladık gözümüzde yaşlar, tüylerimiz diken diken ve göğsümüz gurur dolu olarak. Twitter ise yıkılıyor. Başa bela Twitter, Twitter olalı bu kadar yaratıcılık, bu kadar mizah duygusu görmedi. Ortada kesinlikle orantısız bir zeka ve mizah gücü var. Boşuna değil yaratıcısının bize olan desteği. İlk bir kaç aklıma geleni paylaşmak isterim: “Biz sinek ilacı aracının peşinden koşmuş bir nesilleriz, gaz da neymiş!”, “Tüp kaçağını çakmak yakarak kontrol eden bir milleti gaz ile korkutamazsınız!” ya benim favorim olan “Biz Ekrem Dağ’a solu ile gol attırdık, sen de kimsin?”

Meğer bizim gençler, bizim toplum, bizim halkımız neymiş yahu! Bu gurur dolu hikayenin sonucu büyük bir “iyilik dalgası” da büyüyerek herkesi sarıyor. Parkta çöp toplayanlar mı istersiniz, eylemden eve gidemeyen fırlamalara evini açanlar mı, telefonunu kaybedip de çaldırana “abi telefonunu yerde buldum, annen aradı telaşlanmasın diye açmadım, telefonunla seni şurada bekliyorum” diyenler mi. İşte dedim ya aslında Çalıdan biraz daha büyük ağaç dik durmakla, dikine gitmek arasındaki oldukça belirgin fark, gönüllerimizde ki Utopia idi. Ne mutlu bize ki gerçek oldu.

Bu ülkenin düşünen, okuyan, üreten sağduyulu insanları olarak kızdık, üzüldük, ve oldukça yorulduk ama artık yarınlara çok daha umutla bakabiliyoruz diye düşünüyorum. Çalıdan biraz daha büyük ağaç işte içimizde ki hiç bitmeyen umutlarımızdı bizlerin. Dertlerinde çözümlerin de kaynağı insan. Gönül kırmamak gerekir. Kırılan gönlü ise hemen onarmak. Artık yeni bir günde, yeni bir dönemdeyiz. Dün söylenenleri artık geçmişte kalmalıdır. Sizle aynı şeyleri düşleyenleri, yapanları, ve sevenleri sevmek yeterli değildir. Marifet sizi sevmeyenleri, sizi takdir etmeyenleri de kucaklayabilmektir. Çalıdan biraz daha büyük ağaç meşhur balkon konuşmasıdır. Bizler özgürlüklerine düşkün ve hakkını aramasını bilen insanlarız. Genç kardeşlerimiz apolitik yetişmiş olsalar da yeri geldiğinde politikanın alasını yapabilecek zekaya sahiptirler. Bizler her zaman fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir toplum olduk ve olmaya da devam etmek istiyoruz. Bizler anlaşılmak ve saygı duyulmak istiyoruz. Renklerimiz, şarkılarımız, türkülerimiz, hayat tarzlarımız ve görüşlerimiz ve hatta dinlerimiz ve dillerimiz farklı olabilir. Önemli olan hepimiz için aynı olması gereken özgürlüktür, adalettir, haysiyetli bir insan olarak mutlu ve huzurlu yaşayabilmektir.

Dilerim farklı farklı olsak da hepimizin ulu bir dağın birer taşları olduğumuz gerçeği unutulmaz ve özgürlüklerin başkalarına saygı zemininde yaşandığı bir toplum olmayı sürdürebiliriz.


2 yorum:

  1. İşte yaşanan gerçeklerin küçük bir kısmı...

    YanıtlaSil
  2. Dilerim ve umarım başka başkaları yaşanmadan olaylar tatlıya bağlanır ve kardeşçe yaşamaya devam ederiz ...

    Selam ve sevgilerimle,

    YanıtlaSil