Siz de farkında mısınız gün geçtikçe
zevklerimiz ve alışkanlıklarımız giderek sıradanlaşıyor. Rafine diye
düşünebileceğimiz, tanımlayabileceğimiz neredeyse hiçbir
şey kalmamış hayatlarımızda ve tercihlerimizde. Bir süredir hemen hemen tüm
restoranların birer simit saray ve evlerine dönmelerini üzüntüyle izliyorum.
Esentepe’de ki Northsields mesela yerine simitçiye bırakmış daha nice güzel ve
leziz restoranların yerlerini bıraktıkları gibi. Cunda Adasın’da ki rakı-balık
restoranında artık yalnızca çay içebilecek olmamızla, eski İtalyan restoranların
birer simitçi olmasının ardındaki nedenler hep aynı aslında. Para artık el
değiştirdi ve buna bağlı olarak da her şey artık özgürce ve gönüllüce
değişebilmekte. Benim üzüldüğüm değişen hayat tarzlarımız ve zevklerimiz. Ben
simit yemek istemiyorum. Tamam çok daha ekonomik ama bu kadar yer açılacak
kadar da talep olması ancak değişmemizi ve giderek sıradanlaştığımızı
göstermekte. Tüm dünyada aynı zamanda ilk ve tek olmak da demek olan Laik,
demokratik bir Müslüman ülke olmaktan sanırım artık uzaklaşarak farklı
maceralara doğru yelken açıyoruz. Arapları son zamanlarda ülkemize getiren
aslında hayat tarzlarımızdı, sahip olduğumuz özgürlüklerdi, ya da en yalın
ifadeyle laik ve müslüman kelimelerinin dengeli olabilmesiydi. Sanırım cazibe
merkezi olma durumumuz artık bir sona doğru ilerlemekte.
Bizler bu yolculuğa doğru yol alırken beni
oldukça şaşırtan bir gelişme de olmadı değil hani hayatımda. Ailece bir düğüne
katılmak için geçtiğimiz günlerde İsrail’deydik. Gitmeden önce bizi oldukça
korkutmuşlardı. Yok savaş çıkmak üzere, yok girerken ve çıkarken donunuza kadar
soyup saatlerce bekletiyorlar, yok sorguya çekiyorlar, yok canlı bombalar, yok
yakıcı sıcak ... Ülke evet çok ilginç bir ülke. Tüm komplo teorilerinin ortak
ana fikri dünyayı bu ülke insanlarının yönettiğidir. Eğer öyle ise korkulacak bir durum yok zira
bu ülke tüm dünyayı yönetmekten hem de çok uzak. Hani açık yazmak gerekirse
kendilerine faydaları yok. Gitmeden önce insan böylesi güçlü bir kavmin
insanlarının oluşturduğu ülkeyi Monaco gibi ya da Luxembourg gibi olmasını
bekliyor (tüm zamanların ve yerlerin en lüks McDonald’sı bana göre
Luxembourg’dadır ve eşim bir migren krizi sonrasında oranın tuvaletinde kusarak
orasını bizzat onurlandırmıştır). Ülke anlayacağınız üzere ne Monaco ne de
Luxembourg gibiydi. Daha çok 30-40 sene öncesinin İzmir’i gibi bir yerdi, ama
çok daha pis ve çok daha kötü evlerle dolu olanı. Sıcaklık, benim İstanbul’dan
geldiğimle neredeyse aynıydı. Bu nedenle sıcaklık konusunda şikayet edemem ama
ılık değildi ve MFÖ gibi şapkasız çıkmam abi tadındaydı. Yediğimiz yemekler
garantiye oynamak istememizden Time Out dergisinde olan yerlerdeki yemekler
olduğundan bana göre oldukça da pahalı bir ülke oldu. Oğlumla gittiğimizden ve
sıcaklık kendini bir hayli hissettirdiğinden her yere de taksi ile gittik.
Anlayacağınız bizim için pahalı bir gezi oldu. Tel Aviv’e Avrupai bir şehir
diyenler sanırım hiç Avrupa’ya gitmemiş olanlar. Peki tüm bunlardan sonra
beğenmedim mi? Hayrı bence ilginç bir şehir. Kesinlikle de en azından bir kez
gidilesi ama çok anlamlar yüklemeden ve fazla bir beklenti içinde olmadan.
Oğlumun biraz büyümesi sonrası Kudüs ve Tuz Gölüne de gideceğiz ama bu
gezimizde yerimizden fazla kıpırdamayıp, zamanımızı yemekle ve belki 30
derecenin üzerindeki sıcaklığı ile Akdeniz’in içinde geçirdik. Lokal yerlerdeki
görevliler oldukça kaba iken dergide yer alan yerlerdekiler son derece profesyonel
ve çözüm ve müşteri odaklı. Tavsiyem bu yerleri seçmeniz. Dış mekanlarla, taksi
dahil iç mekanlar arasındaki sıcaklık farkı ise ağlatacak cinsten. Taksi
içinde ya da alışveriş merkezleri içinde hırka giymek isterken dışarıda
derinizi bile çıkarmak istiyorsunuz, o kadar yapış yapış ve sıcak.
Alışveriş merkezi derken birgün bize bir yer
tavsiye ettiler. Buranın İstinye Parkı dediler. Biz de üşenmedik, denizden
çıkıp, kurulanıp, üst baş değiştirip, taksi tutup, oranın yolunu tuttuk.
Allahım ne kalabalıktı inanamazsınız. İnsanlar alışveriş merkezinde üzerinize
üzerinize doğru geliyor sanki. Tüm yemek yenecek yerler hınca hınç dolu ve
boşalacak gibi de değil. Peki gerçekten de İstinye Parkı tadında mı tabii ki
hayır. Olsa olsa en fazla Profilo AVM’nin çakması olabilecek seviyede. Her
mağazanın girişinde, ancak bir insanın geçebileceği bir aralıkta bekleyen bir
görevli, giriş ve çıkışlarda çanta kontrolü yapıyor. Etrafta polis ve asker
üstelik ne kadar çok şaşarsınız. Hayatta kalabilmek adına kendilerine özgü
kurallar belirleyip yaşayan farklı bir hayat, farklı bir dünya. İnsanları ise
genelde daha çok bizler gibi. Oğluma güneşten koruyucu deniz elbisesi almak
istedik. Şanslıydık, indirime de girmişti mağaza. Neredeyse fiyatlar yarı
yarıya düşmüştü. Kasa da öğrendik ki ancak mağaza kartı olanlara bu indirim
uygulanmakta. Almanya ya da Hollanda’da olsanız hemen kimlik, lokal adres
sorulur ve kart ona göre düzenlenir. Biz turist olduğumuzu ve muhtemelen bir
daha bu mağazaya adım atmayacağımızı söyleyince tamam biz bir şeyler karalarız
dediler. İndirimli olarak aldık ürünümüzü. Üstelik muhtemelen bir daha adım
atmayacağımız bir mağazanın kartına bile sahibiz.
Oldukça yüksek oktavdan kavga eder gibi
konuşan bir ülkedeydik ama ses tonlarının tersine ülkede her şey şaşılacak kadar
huzurlu. Ya da kaos içinde huzurlu olabilmeyi başarabilmişler. Neden bilmem
aklıma Tanita Tikaram’ın twist in my sobriety şarkısı geldi. Aşağıda şarkı
sözlerini size Türkçe olarak sunuyorum. Ülke içine çok rahat girdik ve çok da
rahat çıktık. Hiç bir sorun ve sıkıntı ile karşılaşmadık. Özellikle Türk
olduğumuzu duyan halk bize çok daha sıcak davrandılar. Bu sıralar Türkiye’ye
gidemediklerini (malum son yaşanan olaylar) ama çok özlediklerini söylediler.
Bu sıralar mecburiyetten Yunanistan’ı tercih ediyorlarmış. Ben az kalsın ne
gerek var gelip simit yiyeceksiniz diyecektim ki sonra düşünüp hak verdim.
Ülkemizde yaşanan simitleştirme çabasına rağmen çok güzel bir ülke ve kıyas
bile kabul edilemez, en azından şimdilik.
Anı kesemize bir kaç anı daha atarak ülkemize
geldik. Dilerim farklılıklarımızı kutlayan, eşsiz oluşumuzun değerini bilen,
bir araya gelip bir gökkuşağı oluşturabilen bir toplum olarak kalabilmeyi
başarabiliriz.
Tanrı\' nın tüm çocuklarının,
seyahat ayakkabılarına ihtiyacı vardır,
Problemlerini buradan başka yere taşımak için.
Tüm iyi insanlar iyi kitaplar okurlar
Artık vicdanın temiz
Konuştuğunu duyuyorum kızım
Artık vicdanın temiz
Bu sabah alnımı silerken
her şeyi silip süpürüyorum
Çok iradeli olduğumu ve senin dediklerini
asla yapmayacağımı düşünmek hoşuma gidiyor
seni asla duymayacağım
ve dediklerini yapmayacağım
Bak gözlerim sanki hologram
Bak, aşkın ellerimden kırmızı kırmızı akıyor
Ellerimden
asla,aklımı karıştırmaktan daha fazla bir şey olamayacağını biliyorsun
aklımı karıştırmaktan fazla
Biz sadece küçük boş bir pastayı dağıttık
İnsanların geceleri yaptığı gibi eğlenmek için
Gecenin geç saatlerinde düşmanlığa ihtiyaç duyulmaz
Ürkek bir gülümseme ve özgürlük molası
Onların farklı düşünceleri umurumda değil
Farklı düşünceler benim için iyidir
Kol kola ve yalın ve bütün
Tanrının tüm çocukları kendi yollarını buluyor
Bak gözlerim sanki hologram
Bak, aşkın ellerimden kırmızı kırmızı akıyor
Ellerimden
asla,aklımı karıştırmaktan daha fazla bir şey olamayacağını biliyorsun
aklımı karıştırmaktan fazla
Bir fincan çay, düşünmek için zaman ayır, evet
bir hayatı riske etmek için olan zaman,bir hayatı,bir hayatı
tatlı ve yakışıklı
yumuşak ve tombul
Işığı görene kadar pisboğazsın
pisboğazsın, ışığı görene kadar
İnsanların yarısı gazete okur
iyi ve güzel okurlar
güzel insanlar, sinirli insanlar
İnsanlar satmak zorundadır
senin satmak zorunda olduğun haberleri
Bak gözlerim sanki hologram
Bak, aşkın ellerimden kırmızı kırmızı akıyor
Ellerimden
asla,aklımı karıştırmaktan daha fazla bir şey olamayacağını biliyorsun
aklımı karıştırmaktan fazla
Problemlerini buradan başka yere taşımak için.
Tüm iyi insanlar iyi kitaplar okurlar
Artık vicdanın temiz
Konuştuğunu duyuyorum kızım
Artık vicdanın temiz
Bu sabah alnımı silerken
her şeyi silip süpürüyorum
Çok iradeli olduğumu ve senin dediklerini
asla yapmayacağımı düşünmek hoşuma gidiyor
seni asla duymayacağım
ve dediklerini yapmayacağım
Bak gözlerim sanki hologram
Bak, aşkın ellerimden kırmızı kırmızı akıyor
Ellerimden
asla,aklımı karıştırmaktan daha fazla bir şey olamayacağını biliyorsun
aklımı karıştırmaktan fazla
Biz sadece küçük boş bir pastayı dağıttık
İnsanların geceleri yaptığı gibi eğlenmek için
Gecenin geç saatlerinde düşmanlığa ihtiyaç duyulmaz
Ürkek bir gülümseme ve özgürlük molası
Onların farklı düşünceleri umurumda değil
Farklı düşünceler benim için iyidir
Kol kola ve yalın ve bütün
Tanrının tüm çocukları kendi yollarını buluyor
Bak gözlerim sanki hologram
Bak, aşkın ellerimden kırmızı kırmızı akıyor
Ellerimden
asla,aklımı karıştırmaktan daha fazla bir şey olamayacağını biliyorsun
aklımı karıştırmaktan fazla
Bir fincan çay, düşünmek için zaman ayır, evet
bir hayatı riske etmek için olan zaman,bir hayatı,bir hayatı
tatlı ve yakışıklı
yumuşak ve tombul
Işığı görene kadar pisboğazsın
pisboğazsın, ışığı görene kadar
İnsanların yarısı gazete okur
iyi ve güzel okurlar
güzel insanlar, sinirli insanlar
İnsanlar satmak zorundadır
senin satmak zorunda olduğun haberleri
Bak gözlerim sanki hologram
Bak, aşkın ellerimden kırmızı kırmızı akıyor
Ellerimden
asla,aklımı karıştırmaktan daha fazla bir şey olamayacağını biliyorsun
aklımı karıştırmaktan fazla
0 yorum:
Yorum Gönder